Newsweek'in ünlü yazarı Fareed
Zakaria son analizinde bir yıl önce dünyanın önde gelen hükümetlerinin
küresel ekonomiyi kurtarmaya çalışırken, Çin yaptıkları ile ekonomik krizi
fırsata çevirdi dedi. Zakaria, 2009 yılında yaşanan en şaşırtıcı gelişmenin,
Hindistan, Çin, Endonezya gibi bu süreçte ekonomileri canlı kalan ülkelerin
resesyona büyük bir direnç göstermesi olduğunu söyledi. Zakaria, yazısında
sadece ayakta kalmakla yetinmeyip, ilerleme gösteren Çin’e özellikle dikkat
çekti ve şu ifadeleri kullandı:
“Çin ekonomisi bu yıl yüzde 8,5 gibi bir oranla büyüyecek. İhracat rakamları
2008’in başlarında kaydedilen rakamların iki katına çıkacak. Ülkenin döviz
rezervleri tarihinin en yüksek seviyesine, 2,3 trilyon dolara yükseldi. Ama en
önemlisi, Pekin’in canlandırma paketi, ülkenin yeni bir alt yapı oluşturma
sürecine adım atmasını sağladı.”
Zakaria, “The recession’s real winner” başlığı ile kaleme aldığı analizde,
bir yıl önce dibe sürüklenen dünya ekonomisinin yine dünyanın önde gelen
ekonomileri tarafından kurtarıldığını dile savundu.
Newsweek’te yayımlanan yazıda Zakaria, Lehman Brothers’ın battığı, AIG’nin
sarsıldığı ve dünya üzerindeki bütün bankaların kendi bilançosunun çöktüğünü
gördüğü 2008 yılını hatırlattı ve o yıl kredilerin donduğunu ve ticaretin durma
noktasına geldiğinin altını çizdi.
Böyle bir dönemden geçen küresel ekonomideki bu dönemi atlatmak için ABD
başta olmak üzere birçok ülkede önlemler alındı. Bu önlemler sayesinde olası bir
buhran önlenmesine rağmen, dünyadaki bütün ülkeleri etkileyen büyük bir ekonomik
durgunluğun ise önünce geçilemedi.
Krizin kazananı Pekin
Zakaria, bu başarıların büyük bir kısmının etkili hükümet politikaları
sayesinde elde edildiğine dikkat çekti. Uzun yıllar boyunca Hong Kong’da yaşayan
küresel özel girişim sermayesi şirketi Warburg Pincus’un CEO’su Charles Kaye’nin
kendisine bundan birkaç ay önce, bütün hükümetlerin krize savunmacı bir tavırla
yaklaştıklarını fakat Çin’in bu süreci daha agresif adımlar atmak için
değerlendirdiğini söylediğini belirterek, küresel ekonomik krizin kazananı Pekin
olduğunu söylenebileceğini ifade etti.
Çin’in ekonomik krize diğer ülkeler kıyasla tamamen farklı bir pozisyonda
girdiğini savunan Zakaria, ülkenin ticari fazlalara sahip olduğunu ve hızlı
büyümeyi dengelemek için faiz oranlarını yükselttiğini dile getirdi. Zakaria,
ülkenin bankalarının krizden önce tüketici harcamalarını ve yoğun kredi
akışlarını dizginlediğini ve krizin gelmesiyle birlikte, Çin hükümetinin yeniden
büyümek için klasik politikalara başvurabildiğinin altını çizdi.
Farklı yaklaşım
Zakaria, Çin’deki canlandırma paketinin yapısına dikkat çekti. ABD’deki
harcamaların büyük bir kısmının tüketime yönlendirildiğini, yardım, ücret,
sağlık olanakları gibi formlarda tüketicilere ulaştığını söyleyen Zakaria,
Çin’deki canlandırma paketinde harcamaların gelecekteki büyüme, alt yapı ve yeni
teknolojiler hedef alınarak gerçekleştirildiğine işaret etti.
Çin’in önümüzdeki iki yılda demir yollarına 200 milyar dolar harcayacağını
söyleyen Zakaria, ABD’nin ise farklı farklı projelere sadece 20 milyar dolar
ayırdığını ve bu şekilde projenin başarısızlığını garantilediğini söyledi.
Olayın sadece demir yollarından ibaret olmadığını da söyleyen yazar, Çin
önümüzdeki on yılda yaklaşık 50 bin km yeni yol ekleyecek ve yüze yakın havayolu
inşa edecek dedi.
Yazar, dünyanın en büyük üç limanından ikisi olan Şanghay ve Hong Kong’ın
ülkede bulunduğuna dikkat çekerek Çin’in lider konuma yükseleceği alanın
nakliyat olacağını da vurguladı.
Çin aynı zamanda ithal petrole olan bağımlılığının da farkında ve şaşırtıcı
bir şekilde öngörülü yollarla hareket ediyor. Ülke şu anda güneş, rüzgar ve
batarya teknolojilerine ABD’den daha fazla para harcıyor. Yatırım bankası Lazard
Freres yapılan bir araştırma, bu üç alanda öne çıkan 10 şirketten dördünün Çin’e
ait olduğunu ortaya ortaya koyarken, listede sadece üç ABD şirketin olduğunu da
gösterdi.
Çin'i anlama zamanı
Yazar yazısının son bölümlerinde, Superfusion adında yeni bir kitap
.çıkaran yazar Zachary Karabell’in şu sözlerine yer verdi: “Son on yılda,
Çin ekonomisi hiç beklenmedik bir oranda büyümeye devam etti. Birçok Batılı
analist bu süreçte ülkenin batacağını tartışıyordu. Şu anda, krizden başı dik
bir şekilde çıkan Çin’e dair sadece ülkenin ne zaman duracağını tartışabilirler.
Gerçekleri görüyorlar ama olanları pek anlamıyor gibi görünüyorlar.”
Zakaria yazısını “Çin’in ilginç hükümet müdahaleleri, piyasaları,
diktatörlüğü ve etkinliği kafa karıştırıyor ama şimdi artık Çin’in ne zaman
duracağını beklemekten vazgeçip, ülkenin imza attığı başarıyı algılama ve
uygulama zamanı” sözleriyle tamamladı.
|