Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet
Büyükekşi, Mersin'de bulunan Akdeniz İhracatçı Birlikleri
(AKİB) Toplantı Salonunda düzenlediği basın toplantısında Mayıs ayı
ihracat rakamlarını açıkladı. TİM verilerine göre, Mayıs ayındaki ihracat,
geçen yılın aynı ayına göre yüzde 21.73 artışla 11 milyar 82 milyon dolar
olurken, yılın ilk 5 ayında yüzde 20.38 artışla 54 milyar 419 milyon dolar
seviyesinde gerçekleşti. Son 12 aylık dönemde ise yüzde 14.1 artışla 123 milyar
194 milyon dolarlık ihracat yapıldı. Mayıs
ayında en fazla ihracatı, 1 milyar 677 milyon dolar ile otomotiv endüstrisi
sektörü yaparken, kimyevi maddeler ve mamülleri sektörü ise 1 milyar 462 milyon
dolar ile ikinci sırada, çelik sektörü de 1 milyar 337 milyon dolar ile üçüncü
sırada yer aldı. Tarım sektörleri Mayıs ayında 1 milyar 384 milyon dolar
ihracatla toplam içinde yüzde 12.49 pay alırken, sanayinin payı 9 milyar 375
milyon ihracat ile yüzde 84.59, madencilik ürünlerinin payı ise 323 milyon dolar
ile yüzde 2.92 oldu. Mayıs ayında sektörler içerisinde en fazla ihracat
artışını yüzde 72.43 ile su ürünleri ve hayvansal mamuller sektörü elde ederken,
bu sektörü sırayla yüzde 70.98 ile süs bitkileri sektörü, yüzde 41.23 ile halı
sektörü takip etti.
"Denizcinin hava durumunu izlediği gibi dış pazarları
izliyoruz"
Büyükekşi, ihracatçının denizcinin hava durumunu izlediği gibi dış pazarları
izlediğini ifade ederek, şöyle devam etti:
''Bizim seçim ortamından geçtiğimiz bu dönemde, dış dünyadaki ekonomik
beklentilerin bozulduğunu görüyoruz. Yunanistan merkezli sorunlar AB'yi
sıkıntıya sokmaya devam ediyor. bir borç yapılandırmasına gidilmeden Yunanistan
sorununun çözülmesinin çok zor olacağını ön görüyoruz. Bu konuda atılan
adımların geç kalması, ileride daha maliyetli ve can acıtıcı tedbirlere yol
açabilir. Bu durumda Avro para biriminin zarar görmesi ve AB ekonomilerinin zora
girmeleri gündeme gelecektir. Ülkemizin en büyük pazarının AB olması nedeniyle
bu gelişmeleri yakından takip ediyoruz.''
Dünyanın geri kalan bölümünde artan emtia fiyatlarının ekonomileri
zorladığını bildiren Büyükekşi, dolayısıyla tüm dünya ekonomilerinin, krizin
etkilerinden kurtulamadıklarını ve rahat bir nefes alamadıklarını gördüklerini
ifade etti. Türkiye'nin nispeten daha rahat olduğunu, borç yükü ve bütçe
rakamları açısından pek çok Avrupa ülkesinden daha iyi durumda bulunduğunu
kaydeden Büyükekşi, ''Ancak rehavete kapılma lüksümüz ne yazık ki yok. Yıllardır
söylüyoruz, cari açık Türkiye ekonomisinin en temel yapısal sorunudur. Bu sorun
yeni başlamadı. Bu sorun bugünlerde sadece bütün haşmeti ile ortaya çıktı. Cari
açıkta panik yapmaya değil, yapısal tedbirlere ihtiyacımız var'' dedi.
Büyükekşi, ''Bu tedbirlerin başında zihnimizi yeniden yapılandırmak geliyor''
diyerek, düşük kurdan yana olmanın, Türkiye'nin rekabet gücünden vazgeçmenin,
Türkiye'yi ithalata kışkırtmanı, orta ve uzun vadede kimsenin işine
yaramayacağını, bugün için gelecekten vazgeçemeyeceklerini söyledi. İhracat
odaklı üretim strateji çalışmalarının Devlet Bakanı Zafer Çağlayan'ın
önderliğinde başladığını bildiren Büyükekşi, konuşmasına şöyle devam
etti: ''Bu noktada iki temel mesele gündeme
alındı. Birincisi ara malını içeride üretmeyi mümkün kılmamız gerekiyor. Bunun
yol haritası Girdi Tedarik Stratejisi ile çıkarıldı. Seçim sonrasında bunun
hayata geçmesi gerekiyor. İkincisi, sanayinin katma değer ve teknolojik
transformasyonunu sağlayacak finansal ve çevresel iyileştirmeleri yapmamız
gerekiyor. Parasal tedbirlere cari açıkla uzun vadede mücadele etmemizin imkanı
yoktur. Cari açık konusu, ekonomide giderek spekülasyona yol açıyor. Bunun
sonucunda fiyatlar faizler ve döviz kurlarında dalgalanma artıyor. Cari açık
ciddi bir sorundur ancak cari açık söylemiyle spekülatif olarak kurların aşırı
oynaklığını istemiyoruz. Kurun aşağı yönlü hareketini nasıl istemiyorsak, kurun
ani yükselişini de istemiyoruz. Aksi takdirde ani çıkan kurlar daha sonra
düşmekte ve ihracatçılar zarar etmektedir. Kurun
şu andaki seviyesi ihracatçı eğilim anketlerinde ihracatçılarımız tarafından
dile getirilen ideal seviyededir. Bunun bu seviyelerde tutulması ve bu haliyle
ara malı üretimini içeride üretmeyi mümkün kılması, hedefimiz olmalıdır. bizim
beklentimiz cari açıkta önümüzdeki aylardan başlayarak, bir dengenin
oluşacağıdır. Döviz kurları bu seviyede kalırsa, ithalat talebinde azalma ve
ihracatta artış eğilimini göreceğiz. Dün açıklanan nisan ayı ithalat ve ihracat
rakamları da bunun sinyallerini verdi.''
|