Ege İnşaat Malzemeleri Pazarlama A.Ş. Genel Müdürü Mehmet Taner, 2007'nin ikinci yarısı ve 2008 için umutlu konuştu. Tüyap Fuar Merkezi'nde 02 - 06 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilen Uluslararası Yapı İstanbul 2007 Fuarı'nda www.yapi.com.tr standını ziyaret eden Mehmet Taner, sorularımızı yanıtladı.
Yapı sektörünün 2006'da gösterdiği başarılı performansın önümüzdeki dönemlerde de sürmesini beklediklerini söyleyen Taner, çalışmalarını bu yönde sürdürdüklerini belirtti. Taner, seramik sektöründe ürün geliştirme ve tasarımın artan önemine işaret ederek, 2006 - 2007 yılları içerisinde yaptıkları çalışmalar neticesinde genel ürün portföylerinin yüzde 60'a yaklaşan bir bölümünü yenilediklerine değindi.
Ege Seramik olarak yaklaşık 70 ülkeye ihracat yaptıklarını anımsatan Taner, globan dünya pazarlarında sürdürülebilir bir ihracat faaliyetini sağlamanın ciddi bir bilgi birikimi ve kültür gerektirdiğini vurguladı.
Yılın ilk yarısı nasıl geçti?
Yılın ilk yarısının, seramik sektörü açısından olumlu geçtiğini söyleyebilirim. Yılın ikinci yarısının daha dinamik olmasını bekliyoruz. Yapı sektörünün özellikle geçen yıl gösterdiği başarılı performans nedeniyle, 2007 - 2008 yılında final yapı ürünleri anlamında beklentilerimiz daha farklı noktalarda olmak. Sektör hala iyi bir seyirde gidiyor ve bu tüm yapı malzemelerine olumlu yansıyor. Her ne kadar siyasi konjonktürde hareketli günler yaşıyorsak da, pozitif gidişhatın devam edeceği kanaatindeyim.
İnşaat sektöründeki sayısal büyümenin, projelerin kalitesine de yansıdığını düşünüyor musunuz? Bundan, seramik sektörü nasıl etkileniyor?
Son yıllarda, özellikle küreselleşme ile birlikte dünya için olduğu gibi Türkiye için de markalaşma çok önemli bir faktör haline geldi. İnşaat sektörünü incelediğimizde, markalaşmış firmalar; gerek üretim maliyet faktörlerinde, gerek satışta, gerek kredilendirme enstrumanlarında bireysel inşaat firmalarından veya kurumsallaşmamış inşaat şirketlerinden daha fazla avantaj sağlar durumda. Burada, proje bazında işler olarak nitelendirdiğimiz çok adetli konutlardan ve butik üretimlerden bahsediyoruz. Böyle projelerde ürünün kalitesi, niteliği ve genel zevklere uygun olması hali de fazlasıyla önem kazanıyor. Dolayısıyla son yıllarda, satınalma kararını verenlerin tercihlerinin daha kalibre olmaya başladığını görüyoruz. Genel talep; ferah, sıkmayan ve büyük olmasa dahi işlevsel ve amaca uygun mekanlarda yoğunlaşıyor. Biz de ürün geliştirme çalışmalarımızı bu gerçeği gözönüne alarak yönlendiriyoruz.
Ancak bir gerçeğimiz var, Türkiye'de seramik sektörü alışılmışın dışında artık bir moda unsuru taşımaya başladı. Ürettiğimiz her ürün bir tekstil ürünü gibi, desen ve dokusuyla, ihtiyaç hacmine uyumlu duruşuyla, ebatıyla başlı başına bir konsept haline geldi. Dünya pazarlarında varolan ve ürün geliştirme konseptinin önemini de iyi kavramış bir şirket olarak, ilkbahar ve sonbahar olmak üzere yılda iki koleksiyon oluşturuyoruz. Bu kapsamda, her yıl ürün grubumuzun yaklaşık yüzde 20'sini yeniliyoruz. 2006 - 2007 yılında yapmış olduğumuz ürün geliştirme çalışmaları ile genel portföyümüzün yaklaşık yüzde 60'ını yeniledik. Bu, kesintisiz olarak sürdürmemiz gereken faaliyete önümüzdeki yıllarda aynı şekilde devam edeceğiz. Unicera 2007 Fuarı'nda ilkbahar koleksiyonumuzu sunmuştuk, yetkili satıcı dağıtım kanalımızdan, karar verici profesyonel gruplardan ve nihai tüketim kanallarından son derece olumlu geri dönüşler aldık. Ağustos 2007 sonunda da çalışmaları yurtiçi ve yurtdışında devam etmekte olan sonbahar koleksiyonumuzu tüketim kanallarımıza sunacağız.
Bildiğiniz üzere, Polat Holding çatısı altındaki Yapı Malzemeleri üretimlerimizde, seramik kaplama malzemelerinde toplam 26 milyon m2/yıl üretimin; 18 milyon m2 sini iç pazarda, 8 milyon m2 sini ise dış pazarlarda, seramik sağlık gereçleri yani vitrifiye ürünlerimizde 1,5 milyon adet/yıl üretimizin yarısını iç pazarda diğer yarısını ise ihracat kanallarımızda satıyoruz. Yaklaşık 70 ülkeye ihracat yapıyoruz. Yurtiçinde ise konusunda uzman 250 yaygın yetkili satıcımızla ve dört yapı marketin 50'ye varan mağazasında ürünlerimizi sunuyoruz.
Tüm bunların yanısıra müşterilerimize EgeMARK markamızla ıslak hacimde ürün gamını tamamlayıcı nitelikte; armatür, banyo mobilyaları, akrilik- hidromasajlı küvet sistemleri, cam mozaik, doğal taş, krom aksesuarlar, seramik kesme ve işleme makinaları, rezervuar sistemleri ve klozet kapağına varıncaya kadar geniş bir ürün yelpazesi sunuyoruz. 'EgeMARK' markası altında pazara sunulan bu ihtiyaç paketini tamamlayıcı ürün grubumuz çok önemsediğimiz ve gelişim grafiği çok yüksek bir outsourcing projesidir.
Sizin de söylediğiniz gibi, seramik sektöründe tasarım, her geçen gün biraz daha fazla ön plana çıkıyor. Ege Seramik nasıl yorumluyor tasarımı?
Fabrikalarımızda, konusuna çok hakim ve başarılı tasarımcılarımız, ürün geliştiren Ar-Ge ve Ur-Ge yöneticilerimiz ve elemanlarımız var. Görsel tasarım aşamasında ise İtalya ve İspanya'dan önemli katkılar sağlıyoruz. Yöresel zevklerin dışında, küresel beğenilere de hakim olmak anlamında ürün geliştirme faaliyetlerimizi çok uzun yıllardan bu yana yurtdışında yapıyoruz. Konusunda uzman pekçok firmadan danışmanlık ve destek alıyoruz. Aslında, son yıllarda yutiçi talebin de tercihleri fazlasıyla değişti ve gelişti. Türk insanı gelişime, yenilemeye ve yenilenmeye çok açık. Özellikle son 4 - 5 yıldır, geleneksel olarak nitelendirilebilecek bölgelerimizde dahi yeni ürünlerimize büyük ilgi gösterildiğini gözlemliyoruz. Yaptığınız her yeni ve özenli işin bu ülkede alıcısı var. Dolayısıyla, ürün geliştirme çalışmalarımızda değişen Türk insanını da gözardı etmiyoruz, sonuçlarından da memnunuz.
Küresel pazar ölçeğinde kendinizi nasıl konumlandırıyorsunuz ve ne gibi stratejiler izliyorsunuz?
İhracat yaptığımız ülkeler içerisinde büyüklük olarak en önde gelen pazar Amerika, ihracat yapmak bir kültürdür. Biz, gidelim bakalım başka pazarlarda durum nasıldır anlayışının ötesinde, yıllar önce farklı coğrafyalarda kendi ofislerimizi açarak ihracat faaliyetini başladık. Amerika, İtalya, Fransa, Almanya, Macaristan ve Shangay'da lojistik merkezi-ofislerimiz var. Buralarda pazarın realitesi doğrultusunda ihracat çalışmalarımızı yürütüyoruz.
Geniş bir ülke yelpazesine ihracat yapmak kolay değil, zorlu bir iş. Ama bu ülkenin en önemli gereksinimlerinden birisi de üretilen her ürünün global dünya pazarlarında talep görecek nitelikte kaliteli, güncel ve lojistik servis desteğini kurumsal olarak taşıyarak satılabilir olmasıdır. Bu anlamda, önemli bir pazarımız var. Türk markalarının ihraç ediliyor olması ve dünya pazarlarında talep görmesi üretici ve sanayici olarak bizim en önemli gurur kaynaklarımızdan birisi. Bu anlamda Türk yapı sektörü, ihracatın gereksinimlerini ve gerekliliğini kavramış sayılı sektörlerden birisidir.
Pazar geliştirme çalışmalarımız, kesintisiz olarak süregeliyor. Önümüzdeki süreçte özellikle Türki Cumhuriyetler ve Doğu Avrupa ve Ortadoğu'da daha dinamik bir çalışma programı içerisinde olacağız.
Bayi ağınızda yeni bir yapılanmaya gitmiştiniz. Bu yapılanma, nasıl bir ihtiyaca karşılık geldi?
Aslında geleneksel bir bayi ağımız var. Bu ağ, çok uzun yıllardan bu yana birlikte çalıştığımız, yetkili satıcı olarak algılamanın ötesinde iş ortağımız olarak nitelendirdiğimiz kişilerden oluşuyor. Hepsi, konusunda çok yetkin ve başarılı arkadaşlarımız ve hepsi bölgelerinin önde gelen iş adamları. Aynı zamanda yetkili satıcı geliştirme çalışmalarımız da süregeliyor. Yeni yapılanma içerisinde, yetkili satıcılarımızın sunuş alanlarında, ürünlerimizin katmadeğerini ifade eder nitelikte teşhir alanları oluşturuyoruz. Yapı marketler için de yine sunuş ekseninde etkin çalışmalar yapıyoruz.
Yapı Fuarı'nda Ege Seramik standında neler öne çıktı?
Yapı-Endustri Merkezi organizasyonundaki bu fuarı, ülkenin yapı malzemesi üreticisi profilini ortaya koyan son derece önemli bir etkinlik olarak görüyorum. Biz kurum olarak ziyaretçi profilinden fazlasıyla memnunuz. Ürünlerimizi hem teknik hem de görsel olarak anlatma fırsatı bulduğumuz ve aynı dili konuştuğumuz bu ziyaretçi kitlesiyle oluşan atmosferde fuarın gerçek kimliğini geliştirerek sürdürdüğünü düşünüyorum.
Yapı sektörü, Türkiye'nin kaynak üreten ve yaygın istihdam sağlayan en önemli sektörlerinden birisi. Dünyanın 20. büyük ekonomisi olarak tanımlanan Türkiye'de, yapı sektörü bu ekonominin temel taşlarından birisi. Diğer ekonomileri de ateşleyen bir lokomotif. Enerji maliyetlerinin çok yüksek olması, haksız rekabet, kayıt dışı gibi ülkenin genel yapısından kaynaklanan sıkıntılarımız var. Bu konuların kısa süre içerisinde rehabilite ediliyor olması halinde, Türk yapı sektörünün dünya pazarlarında daha önemli roller üstleneceğine inanıyorum. Seramik sektörü, enerji yoğun bir sektör. Dünyadaki rakiplerimizin çok üzerinde enerji maliyetlerleri ile çalışıyoruz. Bu konularda iyi değerlendirmeler ve sonuca yönelik iyileştirmeler bekliyoruz.
Sayın Adnan Polat, aynı zamanda Türk Seramik Federasyonu başkanı. Federasyon, sektörü doğrudan ilgilendiren bu gibi konularda nasıl bir strateji izliyor, ne kadar aktif?
Federasyonun öncelikli konuları, çatısı altındaki üreticilerin temel sorunlarını ortak bir payda altında toplayarak doğru platformlarda çözüm üretiyor olabilmek. Ancak, tüm çalışmalar yapılıyor olsa dahi, çözüm üretme süreçleri oldukça yavaş ilerliyor. Rakip ülkeler, rakip firmalar gibi kavramları doğru yorumlarla değerlendirmek gerek. Özellikle, kaliteli olmayan Uzakdoğu ithalatı var, bu anlamda önemli çalışmalar yapıldı. 'Kaliteli olmayan' tarifinin altını çiziyorum, çünkü Uzakdoğu'da kaliteli ürünler de var. Ülkemize olabildiğince ucuz, karı maksimize edici ve denetimden uzak ürünler ithal edildiği için bu tip sıkıntılar yaşıyoruz.
Türkiye'nin enerji maliyeti sorunu, seramik sektörünün yanısıra, büyük üretim hacimli ve ihracat gücüne sahip diğer birçok sektörde rekabet gücünü olumsuz etkileyen en önemli faktörlerinden birisi. Türkiye gibi zengin su kaynaklarına sahip bir ülkenin hidroelektrikten bu kadar uzak olmaması gerektiği kanaatindeyim. Bunun yanısıra coğrafyamız içindeki böylesine büyük bir rüzgar kaynağını da bürokrasi ve prosedürler nedeniyle yeterince kullanamıyor veya büyük zaman kaybıyla kullanmaya başlıyoruz. Türk Seramik Federasyonu Başkanı ve şirketlerimiz yönetim kurulu başkanı olan Sayın Adnan Polat'ın rüzgar enerjisi konusunda da uzun zaman öncesine dayanan çalışmaları ve yatırımları var. Verimliliğin ve karlılığın artık satış noktalarından çok üretimin içindeki verimlilik ve kalite faktörlerinden kaynaklandığı kabulü ile doğal kaynaklarımızı süratle ithal kaynaklardan yerli kaynaklara dönüştürerek en efektif şekilde kullanmamız gerekliliği kaçınılmazdır.
Her yıl Ar-Ge çalışmalarına milyon Euro'lar kaynak ayırıyoruz. Büyük maliyet ve emeklerle tasarlanarak üretilen ürünlerimizin, çok kısa süre içerisinde ve ilkel yöntemlerle taklit edildiğini görüyoruz. Bu anlamda özgün tasarımların koruma altına alınmasının çok önemli bir konu olduğunu ifade etmek istiyorum. Haksız rekabet içerisinde en önemli sıkıntılarımızdan birisini de bu konu teşkil etmektedir.
Mesut TUFAN
|