Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.
BÖLÜM SPONSORU

Prof. Dr. Ahmet Ercan: "Deprem Konseyi 6 Ocak 2007’de Kapatıldı; İyi mi Oldu?"




İTÜ Maden Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Ercan: Deprembilim (sismoloji); depremlerin oluşumu, işleyişi, gelişimiyle ilgilenen jeofizik bilim dalının bir alt bilimidir. Mühendislik Jeofiziği ise ; deprem kestirimi, yer davranışı ile yer seçimiyle jeofiziğin bir alt dalıdır. Yapı jeofiziği de; deprem-yer-yapı ilişkisi ile ilgilenen jeofiziğin bir alt bilim dalıdır. 1999 Doğu Marmara depremlerinden sonra, dalı Jeofizik Mühendisliği (Deprem Bilimi) olmayan, ya da bu konuda orunu(makamı) olup da uzmanlığı olmayan birçok kişi ile kuruluş üyelerinin tutarsız deprem söylemleri ile Türkiye’yi çalkalamışlardır. Basında köşe kapmacanın oynandığı bu ortamda, yeryuvarında Türkiye’nin adı en çekinceli deprem ülkesine çıkmıştır. Oysa Pasifik bölgesi birinci önemde deprem bölgesidir, Türkiye değil. Bu tür ürkütücü söylemler, kesin verilere dayanmıyorsa, toplumsal korku, çekince ile akçal (ekonomik) yıkımlara neden olmaktadır. Türkiye’de sürdürüle gelen yersiz, tutarsız deprem çığırtkanlığı Türkiye ekonomisini, turizm ile sanayi yatırımlarını, toplum yaşantısı ile insanların ruh durumunu oldukça olumsuz etkilemiştir. Ecevit üçlü yönetimince 2000’de çıkarılan bir başbakanlık genelgesi ile deprem açıklamalarını bir düzene sokmak için Ulusal Deprem Konseyi (UDK) kuruldu. 8 yerbilimci + 8 inşaat mühendisi 4’ü diğer dallardan üyeleri vardı. Depremlerden sorumlu:Türkiye Mimar Mühendisler Odaları Birliği, Jeofizik Mühendisleri Odası Genel Başkanlığı olarak bu konseyi kuruluşundan beri tanımadık, yasa dışı olarak duyurduk. Gerçekten, bu yasa ile değil en güçsüz biçimiyle; genelgeyle kurulmuş yapma yakıştırma bir konseydi. İçinde deprem bilimi uzmanı 2 yerfizikçisi (jeofizikçi) 6 tane de yerbilimci (jeolog) vardı. Oysa jeologların hiç biri ne deprem bilimi, ne sismik, ne yapı jeofiziği dersi alır. Benim “lobi” dediğim, başını Celal Şengör ile Naci Görür’ün çektiği bir “yandaşlar” dereni (kulübü) olarak sözde seçimle kuruldu bu konsey. Ancak seçim sonuçları asla açıklanmadı. Tam bir yapma yakıştırma bir kurgu idi. O nedenle TMMOB, ayrıca Türkiye Jeofizik Kurumu olarak bu “yakıştırma kurulu” tanımadık. Bu sözde konsey “Bilimsel değerlendirme, yönlendirme ile önerilerde” bulunacaktı. Başkanlar kendilerini “en yetkili” gösterme çabalarında basın önünde debeleniyordu. Oysa bu konseyin herhangi bir yaptırım gücü yoktu. Konsey çalışmaları, açıklamalarıyla bilimsel olmalıydı. Kamu kuruluşlarına danışmanlık yapmalıydı, yılda 4 toplantı yapmalıydı. Başaramadı. Yazmanlığını TÜBİTAK’ın üstlendiği “sözde konsey” 2000’den beri 38 toplantı yapmış, 73 milyonluk Türkiye’de yalnızca 28 başvuruyu yanıtlamıştı (O.E.,2007 Afet açıklamasından). Demek ki ne kamu, ne tüzel yönetimler arasında “sözde konsey’i” kimse yetkili görmüyor, ayrıca üyelerinin “ayyuka” çıkan dedikoduları nedeniyle gerekli saygınlığı, güvenliği göremiyordu. Olan depremlerde “sözde konsey” ortada yoktu. Ne bir tasarısı (projesi), ne bir saygı duyulan, önerilerine uyulan bir yönlendirmesi vardı. Ağızlarında yalnızca “imkanlarımız yok efendim” gibi sızlanmaları vardı. Oysa, olanakları yaratacak, saygınlığı yaratacak kendileri idi,. Ancak onlar her TV programlarında tam takım “hazır ve nazır” oradaydılar. Birinin elini sıkarken “Ben deprem konseyi başkanıyım” ya da TV ye çıkıldığında “Ben deprem konseyi başkanı olarak” diye söze başlanarak, orunda güç alınma çabası içinde oldu bazıları. Oysa, eylemde, halkı depremden korumada orta da yoktular. Kendileri danışmanlıklar alıyor, bazıları yapı deprem kuruluşlarına “sözde danışman” oluyorlar, orunlarından dolayı önlerine “kişisel çıkar sağladıkları” söylenen olanaklar seriliyordu. Ege’de bu konuda bir deyim vardır:” Dolma tüfek” derler bu gibi kurumlara ya da kişilere. Sesi var, kendisi yok anlamına gelir. Sözde konsey, 2002 yılında Depremden sakınım “zararları azaltma”, 2005 yılı içerisinde Ulusal Deprem Araştırma Bildirgesi düzenlemiş, çeşitli toplantılara katılmış. Toplamı 75. Oysa yalnızca benim katıldığım toplantılar 600’ü geçiyor. www.ahmetercan.net’de yaptığım sorgulamada (ankette) “Deprem Konseyi” en güvenilmeyen kuruluşlar içinde çıkmıştır. Konsey üyelerinin 3 yılda bir değişmesi gerekirdi. Ulusal Deprem Konseyinin başkan yardımcının, son 12 Ocak 2007’de ODTÜ’de yapılan “Afet Yuvarlak Masa” toplantısında ki “itirafına” göre, “sözde konseyin” etkin çalışmamasının nedeni; “Ulusal Deprem Konseyi’ne danışılmıyor, Ulusal Deprem Konseyin’den ne beklendiği belli değil, Ulusal Deprem Konseyi de ne yapacağını da bilmiyor, eylemsiz , yetkisiz bir kuruluş” diye itiraf etti. Bu durumda, Başbakanlık neden suçlanıyor ki?. Hükümet yerinde bir karar alarak böyle üyelerinden başka, kamuya yarar sağlamayan bir “dolma tüfek” kuruluşu kapatması çok yerinde bir karardı. Sonunda başından beri bizim yasa dışı olarak tanımadığımız bir sözde ulusal deprem konseyi yerinde bir kararla kapatıldı. Sanırım, bu kapatılmayı sezmiş olacaklar ki, ayni “lobi”, kendi aralarında hiçbir yetki ile sorumluluğu, yatırımı olmayan bir güç birliği oluşturdu “Deprem Bilgilendirme Grubu”. Ahhh keşke “lafla peynir gemisi yüzdürülebilseydi!” Kurtuluş yok ! Kaynak: ahmetercan.net


http://www.yapi.com.tr/haberler/prof-dr-ahmet-ercan-deprem-konseyi-6-ocak-2007de-kapatildi-iyi-mi-oldu_95488.html

Read Comment Section
İlk Yorumu Siz Yapın
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!