Biz “boy-soy” tartışmasıyla oyalanırken asıl “koy”lar elden gidiyor sessiz
sedasız... Seferihisar’ın Sığacık Koyu, Ege’nin en sevdiğim tabiat
köşesi... Sessiz, sakin, bakir Seferihisar, yeni Belediye Başkanı Tunç
Soyer’in girişimiyle “Sakin Şehir” olmak için başvurdu. Türkiye’den kabul
edilen ilk ilçe oldu. Adını tüm dünyaya duyurdu. Yeni bir yerel kalkınma
modeline örnek sundu. Ve hemen, bu başarısının faturasını kapısında buldu:
Dünyaya örnek gösterilen “Sakin Şehir”in berrak denizine yakında bir orkinos
çiftliği “hediye geliyor.”
* * *
Bu seyyar “balık hapishaneleri”ne dair bir özet verelim: Balık
çiftliklerine kuruluş izni 1992’de verildi. İlk tesisler 2002’de
kuruldu. Amaç, en lezzetlisi Akdeniz’de bulunan orkinosları yavruyken doğal
ortamında şişmanlatıp suşi olmak üzere Japonya’ya ihraç etmekti. Ama sektör
öyle başıboş gelişti ki, orkinosların yarattığı atıklardan deniz kirlendi;
çevreciler, turizmciler ayağa kalktı, yasa, 4 yıl gecikmeyle geldi; kıyıda
kurulan çiftliklere “Taşının” dendi. Aldırmadılar. Dönemin Çevre Bakanı
Osman Pepe isyan etti: “Bunlar Türkiye’nin yüz karasıdır. Nereye giderlerse
gitsinler” dedi. Çiftlikler bir yere gitmedi, ama bu demecinden birkaç ay
sonra Bakan gitti.
* * *
Hükümet, farklı çıkarların harmanlandığı yerdir. Mesela Tarım Bakanlığı
bolca balık çiftliği kurulsun ister; bunun tahribatını öngörmek Çevre
Bakanlığı’nın işidir. Mesela Devlet Su İşleri, akarsulardan enerji temin
etmek için hidroelektrik santrallar (HES’ler) kurulmasını savunurken bunun
yaratacağı kirliliği Çevre Bakanlığı gözetir. Peki hükümet ne yaptı? Çevre
Bakanlığı’na DSİ’nin eski genel müdürü olan bir inşaat mühendisini getirdi. Yani
DSİ’nin HES dayatmasına “direnme” işini bir DSİ’liye verdi. İyi değil
mi? Balık çiftliklerinin açığa taşınma işi de Çevre Bakanlığı’nın hoşgörüsü
sayesinde geciktikçe gecikti. Bu sürede askeri yasak bölgelerde bile çiftlik
izinleri verildi. Halkın, çevrecinin, turizmcinin isyanı göz ardı
edildi. Ve Bodrum, Datça, Gazipaşa, Çeşme derken sıra Sığacık Körfezi’ne
geldi.
* * *
Başkan Soyer diyor ki: “Seferihisar’a geçen ay 50 bin kişinin atığını
temizleyecek kapasitede bir arıtma tesisi açıldı. Şimdi yapılacak balık
çiftlikleri de 50 bin kişinin denizi kirletmesine denk bir atık
yaratabilecek.“ Yani devlet bir eliyle verirken öbürüyle alıyor. Bu
çiftliğe olur verilmesi, yaratacağı çevre kirliliği ile Türkiye’nin ilk ve tek
“Sakin Şehir”ine unvanını kaybettirebilir. Şimdi Belediye yasal direnişe
hazırlanıyor. Bu cumartesi Sığacık’ta çevrecilerin buluşması var. “Sakin
Şehir”lerini korumak için ne mümkünse yapacaklar. Keşke asıl bu konularda
referandum yapılsa... Keşke Çevre Bakanı da Sığacık’a gidip halkı dinlese...
Ya da bakanlığını işgal eden Greenpeace’çilere bayramda iade-i ziyarete
giden Enerji Bakanı Taner Yıldız gibi çevrecilere kulak verse... Veya
bakanlığının adına yaraşır şekilde çıkıp haykırsa: “’Boy’ değil, ‘soy’ da
değil, ‘koy’ önemli kooooy!!!”
|