Türkiye'yi Tanımak… "Anam Babam Malatya"

teden beri saptayabildiğim gerçek, ülkemizi yeterince tanımadığımız…

Daha önce hiç sözünü ettim mi? Unuttum…
Ziyaettin Fahri Fındıkoğlu' nun başka sözlerini bilmem ama bir sözü üzerinde düşünmüşümdür hep: "Köy monografileri yapılmadan Türkiye üzerine doğru düşünce üretilemez."

Türkiye'yi on beş yaşımdan beri dolaşıyorum. Tanıdığımı söyleyebilmem olanaksız. Tanımadan Türkiye üzerine söz edenleri, genelleme yapanları az çok sezinleyebildiğimi söyleyebilirim belki.
Gene yıllar önce Sayın Altan Öymen' in eşi Sayın Aysel Öymen' in söylediği bir sözü de hiç unutmadım:
"Türk aydınının seçim sonuçlarını doğru kestirebildiğine bugüne dek hiç tanık olmadım."
Çankaya'dan işçi partisi oyları çıkıp da, gecekondulardan Adalet Partisi oyları çoğunluğu sağladıklarında kimileri kara kara düşünürken söylemişti bu sözü…
Nasıl tanıyacaksınız Türkiye'yi?

Yabancı ansiklopedilerden yapılan çevirilerle mi? Google bilgileriyle mi?
Çocuklarımıza vereceğimiz, kendi bilim kurullarımızın, kendi değerlendirmeleriyle düzenledikleri özgün ansiklopedilerimiz var mı?
Yabancılar, ülkemizde para gücüyle kazı yapıp bulguları önyargılarla yorumladıkları yapıtlarını kendi ülkelerinde yayınlıyorlar. Biz ne yapıyoruz? (Armut devşiriyoruz desem ayıp olacak…) Ancak yeni yeni örnekler çıkıyor beni kıvandıran. Örneğin Prof. Dr. Orhan Bingöl' ün "Magnesia"sını okudum geçenlerde. Türk bilim adamının başkanlığını yaptığı kazıyı anlatması elbette bambaşka oluyor.

Bir-iki kuşak öncesi yazılmış "sanat tarihi" betiklerini, son yılların bilgilerini yok sayarak (daha doğrusu yeni bilgileri edinemedikleri için) çevirip çevirtip yayınlamıyorlar mı yayınevleri bugün de?

Adam hâlâ Troya'yı bir Hellen kenti bilmiyor mu? Batı’nın yalan yanlış, dedim ya önyargılı bilgileri uyarında…

Aslında size son okuduğum bir yapıttan söz etmek için yazıyorum bunları: "Anam Babam Malatya."
Yazarı sevgili Necati Güngör…
Yapıtını okuduktan sonra, kardeş gibi yakın duyuyorum onu kendime.
Ben Denizliliyim, o Malatyalı… Oralı olarak anlatıyor Malatya'yı… Denizli ile Malatya'nın, aile bağlarında, konu komşu, yurt sevgisinde ne denli bir olduklarını duyurdu bana…

Bir yeri oralı birisinin anlatması ne denli önemli!
Okuyun! Ne demek istediğimi anlayacaksınız.
Böyle yayınlar sürmeli…
Ziyaettin Fahri Fındıkoğlu'nun söylediği gibi, köy ölçeğinde olmasa da kentlerimizi tanımanın yolu bu… Başka yayınevleri de bu işe önem vermeli… Dışarıları da görmüş, oralı yazarlarımız anlatmalı bize kentlerimizi...

Göreceksiniz, ancak böylece değişecek Türkiye'mizde kimi şeyler…