Ege’den Akdeniz’e inerken arkeolojik alanlara her
uğradığımda yağmacıların sesi gelir kulağıma... Devrik sütunlar, freskleri
sökülmüş duvarlar, kafası kopmuş heykeller, büyük bir talanın artıkları
gibidirler. O kopuk parçalara Berlin’in, Londra’nın gösterişli müzelerinde
rastlayınca içim sızlar; yağmacılara beddua ederim.
* * *
Onlardan birini tanıyoruz: 1799-1803 arası İngiltere’nin Osmanlı’daki
büyükelçisi olan Lord Elgin, bir koleksiyoncuydu. Sultan II. Mahmud’dan,
ilgisizlikten yok olacak haldeki Akropolis heykellerinin alçı kalıplarını
çıkarmak ve “değersiz birkaç kalıntıyı” götürmek üzere izin almıştı. Bu izinle
Atina’yı yağmalamış, heykellerini söktüğü Parthenon’u tamamen
parçalamıştı. 1802’de maceralı bir gemi yolculuğuyla Londra’ya taşınan ve 35
bin sterline British Museum’a satılan heykel ve kabartmalar, bugün İngiliz
müzesinde “Elgin Mermerleri” adlı bölümde sergileniyor. Yunanistan ise
yıllardır bu heykelleri anavatanına geri getirme mücadelesi veriyor.
* * *
İngiltere, 3 gerekçeyle iade etmiyor: 1. ”Lord Elgin, mermerleri padişah
fermanıyla nakletti; yani yaptığı yasaldı” diyorlar. Bu, kısmen doğru. 2.
”Nakletmese heykeller daha da beter hale gelecekti” diyorlar; bu da büyük ölçüde
doğru. 3. “Zaten Yunanistan’ın bunları sergileyebileceği bir yeri yok”
diyorlar; ki bu tamamen doğru(ydu). Ama Yunanistan bir atak yapıp son
gerekçeyi İngilizlerin elinden aldı. 150 milyon euro harcayarak Akropolis’in
eteğine 21 bin metrekarelik muhteşem bir müze yaptılar. 4 bin tarihi eserin,
arkeolojik kalıntılarla iç içe sergileneceği müze bu hafta sonu açılacak.
Açılışa İngiliz Kraliçesi de davetli...
* * *
Ne var ki, eserlerin yüzde 60’ı Londra’da... Yunan Kültür Bakanlığı
yeniden British Museum’a başvurup eserlerini istedi. Müze bu kez ilk kez-
farklı bir yanıt verdi: “Elgin Mermerleri’ni 3 ay sergilemeniz için size
gönderebiliriz” dedi. Ama bir şartları vardı: “Atina, eserler üzerindeki hak
iddiasından vazgeçecek ve eserlerin asıl sahibinin İngiliz Müzesi olduğunu kabul
edecek”. Yunan Kültür Bakanı, bunca yıl konuyu müzakereye bile yanaşmayan
müzenin şimdi “ödünç verme eğilimi” göstermesini memnuniyetle karşıladı; ama
teklifi reddetti. Çünkü koşulu kabul etmek, 207 yıl önceki yağmayı
meşrulaştırmak anlamına gelecekti. Onun yerine,“Tarihsel mirasın, ait olduğu
topraklara iadesi” için verdikleri mücadeleyi hızlandırdılar.
* * *
Zeus Sunağı’ndan Troya hazinelerine kadar arkeolojik varlığının önemli bölümü
sürgünde olan Türkiye, bu “geri alma” mücadelesinde ön safta olmalı. Ama dilekçe
vermek, beddua ya da rica etmek yetmiyor. Yunanistan, izlenmesi gereken yolu
gösteriyor. Bu eserlerin anayurdunda daha iyi sergileneceğini de kanıtlamak
gerekiyor. Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’ın dün okuduğumuz açıklaması bu açıdan
sevindirici... Günay, Ankara’da Atatürk Kültür Merkezi’nin bulunduğu 40 bin
metrekarelik alana Paris’teki Louvre ayarında, Türkiye’nin en büyük müzesini
yapmayı planladıklarını söylüyor. Bir gün orada bu toprakların tüm arkeolojik
varlığı buluşursa, biz de içimiz sızlamadan geçeriz yağmalanmış tarih
alanlarından...
|