Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.
BÖLÜM SPONSORU

"Yaşam Kaynaklarımız Kuruyor"

Bugün Dünya Sulak Alanlar Günü... 40 yılda sulak alanlarımızın yarısını kaybettik. TEMA Vakfı, Dünya Sulak Alanlar Günü için açıklama yaptı. Açıklamada şunlar yazılı: 2010 yılı Dünya Sulak Alanlar Günü’nün ana teması “Sulak Alanlar, Biyolojik Çeşitlilik ve İklim Değişikliği” olarak belirlenmiştir ve iklim değişikliğine çözüm olarak sulak alanların

NTV
"Yaşam Kaynaklarımız Kuruyor"

STRONG>Bugün Dünya Sulak Alanlar Günü... 40 yılda sulak alanlarımızın yarısını kaybettik...

TEMA Vakfı, Dünya Sulak Alanlar Günü için açıklama yaptı. Açıklamada şunlar yazılı:

2010 yılı Dünya Sulak Alanlar Günü’nün ana teması “Sulak Alanlar, Biyolojik Çeşitlilik ve İklim Değişikliği” olarak belirlenmiştir ve iklim değişikliğine çözüm olarak sulak alanların korunması konusuna odaklanmaktadır. Ayrıca, 2010 yılının “Biyolojik Çeşitlilik Yılı” olarak ilan edilmesi de, iklim değişikliğinin sulak alan ekosistemleri üzerindeki etkileri ve esas olarak, iklim değişikliğinin kontrol altına alınmasında sulak alanların rolü konularını da gündeme getirmektedir.

Ramsar Sözleşmesi olarak bilinen "Sulak Alanların Korunması Sözleşmesi", 1971 yılı Şubat ayında İran’ın Ramsar kentinde imzalanmıştır. Bu sözleşme, taraf olan ülkelerin herbirini, dünyaca öneme sahip en az bir sulak alan ilan etmelerinin yanı sıra, bu sulak alanları korumakla ve bunların akılcı kullanımlarını sağlamakla da yükümlü kılmaktadır. Sözleşmenin imzalandığı 02 Şubat tarihi, sulak alanların korunmasının önemine kamuoyunun dikkatini çekmek üzere 1997 yılından bu yana “Dünya Sulak Alanlar Günü” olarak kutlanmaya başlanmıştır. Türkiye, Ramsar Sözleşmesi’ne 17 Mayıs 1994’ ten itibaren resmen taraf olmuştur.

Milli Parklar Genel Müdürlüğü verilerine göre; sulak alanlar bakımından bulunduğu coğrafyanın en önemli ülkelerinden biri olan ülkemizde toplam 2 milyon 206 bin 835 hektar sulak alan bulunmaktadır. Bu alanların 12’si (Sultan Sazlığı, Seyfe Gölü, Burdur Gölü, Manyas (Kuş) Gölü, Göksu Deltası, Akyatan Lagünü, Kızılırmak Deltası, Uluabat Gölü, Gediz Deltası, Meke Maarı, Kızören Obruğu ve Yumurtalık Lagünü) Ramsar Listesi’ne dahildir. Sazlıkların kesilmesi, tarım amaçlı kurutmalar, doldurmalar, sanayi kirliliği, içme suyu amaçlı kullanımlar, büyük baraj inşaatları nedeniyle yeterli su alamama ve yapılaşmalar nedeniyle yaklaşık 1.300.000 hektar sulak alanımız ekolojik ve ekonomik değerini yitirmiştir. Bir başka deyişle Türkiye 40 yıl gibi kısa bir sürede, sulak alanlarının yarısını kaybetmiştir.

TEMA Vakfı, uzun zamandan beri devam etmekte olan su politikaları çalışmaları; su varlığımızın korunması ve ekolojik yaşamı gözeten doğru yöntemle yararlanılması üzerine yoğunlaşmıştır. TEMA, Mera ve Toprak Koruma Arazi Kullanımı kanunlarından sonra “Su Çerçeve Yasası”nın çıkarılmasını ve uygulanmasını talep etmektedir. Yasa kapsamında suyun doğal döngüsü ve akışından elde edilen “ekolojik ve ekonomik katma değer” birbirinden ayrı düşünülmemeli; yaban hayatı ve su ekosistemlerinin temel ihtiyaçları yönetsel karar ve eylemlerde kesinlikle   göz ardı edilmemelidir. Suyun yönetiminde ve suya ilişkin kamusal kararlarda ve eylemlerde sürdürülebilir yaşamın tesis edilmesinin hayati olduğu vurgulanmalıdır.

Ayrıca tüm su havzalarında, ekolojik esaslı entegre havza yönetimi esas alınmalı, ulusal mevzuat ve uluslararası sözleşmeler uyarınca ilan edilmiş tüm koruma alanlarında suyun doğal yapısını etkileyen herhangi bir yatırım yapılmasına kesinlikle izin verilmemeli ve koruma statüsünün gerektirdiği esaslar uygulanmalıdır.

Sulak alanlar neden önemli?

- Derinlikleri genelde 6 metreye kadar olan sığ göl, lâgün, deltalar, korunaklı kıyılar, su dolaşımına sınırlı olan bölgeler sulak alan olarak nitelendirilir. Sulak alanlar, kuşlar için yuva olmanın yanında bulundukları bölgenin su rejimini ve iklimini dengeleyen, tortu ve zehirli maddeleri alıkoyarak ya da besin maddelerini kullanarak suyu temizleyen, balıkçılık, tarım, hayvancılık ve saz üretimi gibi yüksek ekonomik değere ve çok zengin biyolojik çeşitliliğe sahiptirler.

- Sulak alanlar, yerli ve kıtadan kıtaya göç eden milyonlarca göçmen kuşun okyanusları aşmadan önce yumurtlama, yavru çıkarma ve mevsimlik yaşama yerleri olduğu için, ekolojik açıdan son derece önemli habitatlardır. Sulak alanlar su ekosistemini, su ekosistemi ekosistemi, ekosistemde ekonomiyi destekler.

Nadir Bulunan ve Tehlike Altındaki Türlerden Örnekler

- Avrupa'da küresel olarak tehlike altında kabul edilen tepeli pelikan, yaz ördeği, küçük karabatak, karaakbaba, şah kartal,  ada martısı, dikkuyruk ördek, incegagalı kervan çulluğu, balaban, küçük sakarca kazı, kızılboyunlu kaz ve pasbaş patka, Türkiye’de üremektedirler. Dünya'daki tüm dikkuyruk ördek populasyonunun %70’ine yakını kışlarını Türkiye’de geçirir. Akdeniz bölgesinde yalnızca belirli bölgelerde rastlanan ve sayıları gittikçe azalan saz horozu (Porphyro porphyro), ülkemizde özellikle Göksu Deltasında üremektedir.

- Ülkemiz sulak alanlarının pekçoğunda bulunan susamurları (Lutra lutra)  nesli tehlikede olan ve tüm Avrupa'da koruma altına alınmış bir türdür.

- Amik Gölü'nün tarım amacıyla kurutulması sonucu Türkiye için endemik bir tür olan yılanboyun'un (Anhinga melanogaster rufa) soyu tükenmiştir.

- BirdLife’ın verilerine göre, 826 tür su kuşunun %17’si

- Tatlı suda yaşayan memeli türlerin %38’i

- Tatlı su amfibilerinin %26’sı

- Karada yaşayan (özellikle ormanlarda) tatlı su amfibi türlerinin %29’u tehdit altındadır.

- 90 tür tatlı su kaplumbağasının %72’si

- Timsah türlerinin %43’ü

- Mercan türlerinden %27’si

http://www.yapi.com.tr/haberler/yasam-kaynaklarimiz-kuruyor_76268.html

Read Comment Section
İlk Yorumu Siz Yapın
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!