Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.
BÖLÜM SPONSORU

2'nci Küresel Isınma Kurultayı Sonuç Raporu

2'nci Küresel Isınma Kurultayı sonuç bildirgesinde, iklim değişikliğinin önlenmesi için atılabilecek adımların başında aşırı tüketime dayanan ekonomik anlayışın değiştirilmesinin geldiği belirtilerek, "Bunun için doğanın insanlara sunduklarına zarar vermeden ve ekosistemlerin yapısını bozmadan gelişme sağlayabilmek için 'sürdürülebilir kalkınmaya'

CNN Türk
2'nci Küresel Isınma Kurultayı Sonuç Raporu

br />
Ekonomik yön daha ön planda

Bildirgede, küresel iklim değişikliğinin insanların refah düzeylerinde de azalmalara yol açacağına işaret edilerek, özellikle 2008 yılında ortaya çıkan ve etkisini halen sürdüren küresel ekonomik krizin de etkileriyle konunun ekonomik yönünün daha fazla ön plana çıktığı vurgulandı.

Bir bakıma "çevre mi, kalkınma mı?" ya da "ekoloji mi, ekonomi mi?" ikilemleri arasına sıkışılıp kalındığı kaydedilen bildirgede, ekonomiyi ön planda tutan görüşlerde "bekle ve gör" yaklaşımının hakim olduğu, yani iklim değişimine hala şüpheli yaklaşıldığı ve bugünden önlem almaktansa öngörülen sorunlar ortaya çıktıktan sonra önlemlerin alınması gerektiğinin düşünüldüğü belirtildi.

Küresel ekonomik krizde 2 ay içinde (Eylül-Ekim 2008) bankacılık sektörüne bir çırpıda 2 trilyon dolarlık uluslararası kurtarma paketi oluşturulduğu kaydedilen bildirgede, şu görüşler aktarıldı:

"Konu diğer bir küresel sorun olan iklim değişimine gelince ise pazarlıklar nedeniyle önlem alma süreci uzamaktadır. Küresel iklim değişikliğinin yanlış algılanması da bu konu üzerinde etkilidir. Örneğin ülkemizde iki yıl üst üste yaşanan kuraklıklardan sonra 2009 yılının yağışlı geçmesi küresel ısınma hakkında soru işaretleri oluşmasına neden olmuştur. Halbuki küresel ısınma havaların sürekli ısınması değildir. Küresel ısınma iklimlerde düzensizliklere yol açmaktadır ve bu yılki yağışlar da iklimlerdeki düzensizliğin göstergesidir.

Gerçekte bu süreç iklim değişikliği olarak değerlendirilmelidir. Ekonomik kaygılar bazı etik olmayan önerileri de gündeme getirmektedir. Örneğin CO2 salınımlarını azaltmaktansa küçük Pasifik ada devletlerinin boşaltılmasının daha ekonomik olacağı gibi öneriler ortaya atılmaktadır. Birleşmiş Milletler de sürekli olarak, küresel ısınmanın neden olacağı iklim değişimlerinin, hükümetlerin önlem almaması durumunda, barınma, beslenme ve temiz sudan mahrum kalma riski bulunan milyonlarca kişinin temel haklarını tehdit ettiği uyarısında bulunmaktadır. Uzmanlarca küresel iklim değişikliğinin 'iklim göçmenleri' yaratacağı öngörülmektedir.

Diğer bir deyişle, küresel iklim değişikliği ile mücadelede başarısız olmak, sadece gelecek nesillere yardımcı olmamak değil aynı zamanda zayıflamış bir durumda olacak gelecek nesillere daha da kötüleşmiş bir problemin zararlarını havale etmek demektir. Konuya sadece insan hakları boyutundan değil, doğada yaşayan diğer canlıların da haklarını düşünerek yaklaşmak gerekmektedir. Çünkü kendini koruyamayacak ve uyum sağlayamayacak yerlerde yaşayan bitkiler ve hayvanlar için küresel iklim değişikliğinin bir soykırıma neden olacağından korkulmaktadır. Nesli tükenme tehlikesi altındaki canlıların hakları ise hiç gündeme gelmemektedir."

Kyoto 2012'de misyonunu tamamlıyor

Bildirgede, küresel ısınma ve iklim değişikliğine karşı önlem alınmasından hareketle 1997'de imzalanan Kyoto Protokolü'nü uzun tartışmalardan sonra Türkiye'nin de 2009'da kabul ettiği anımsatıldı.

Protokolün özetle CO2 emisyonlarının azaltılmasını öngördüğü belirtilen bildirgede, "Ancak gözden kaçan bir nokta protokolün 'karbon borsası' kavramını getirmesidir. Karbon borsasının ekonomik bir önlem olması nedeniyle uygulanmasında sorunlar yaşanmaktadır. Kyoto Protokolü'nün misyonu 2012 yılında tamamlanmaktadır. 2009'da Kopenhag'da yapılacak toplantı ile küresel iklim değişikliği ile mücadele için yeni yol haritaları oluşturulması planlanmaktadır. Ancak Kopenhag toplantısından önce Poznan'da yapılan ön hazırlık toplantılarında ekonomik kaygılar nedeniyle sonuç alınamamıştır" denildi.

Bildirgede, küresel iklim değişikliğinin her iki tarafının da korku politikaları ile sonuç almaya çalıştığı kaydedilerek, bir taraftan dünyanın sonunun geleceği iddiaları ortaya atılırken, diğer taraftan alınacak önlemler nedeniyle oluşacak ekonomik kayıpların refah düzeyini azaltacağı yorumlarının yapıldığı anlatıldı.

Dünya genelinde sera gazı emisyonlarının yüzde 20 azaltılmasının maliyetinin, gayri safi yurt içi hasılanın yüzde 1'inden de az olacağının hesaplandığına işaret edilen bildirgede, iklim değişiminin yol açtığı ekonomik kayıpların göz ardı edildiği ya da olduğundan daha az gösterilmeye çalışıldığı vurgulandı.

Tarımda kuraklığa bağlı olarak azalan rekolteden kaynaklanan ya da şiddetli yağışlar sonucunda oluşan kayıpların hesaplanabileceği, turizm gelirlerindeki azalmanın tahmin edilebileceği belirtilen bildirgede, "Ancak nesli tükenen bir canlının bedeli nedir? Felaketlerle zarar gören doğal ekosistemlerin fonksiyonlarını eski haline getirmek için yapılacak harcamalar dikkate alınıyor mu? Cevabı 'hayır'. Dolayısıyla iklim değişiminin oluşturduğu gerçek ekonomik kayıplar hesaplanamamaktadır" görüşüne yer verildi.

TÜMÜNÜ GÖSTERSONRAKİ SAYFA HABERİN DEVAMI:   1  |   2  |   3
ETİKETLER: yeşil
http://www.yapi.com.tr/haberler/2nci-kuresel-isinma-kurultayi-sonuc-raporu_69038.html

Read Comment Section
İlk Yorumu Siz Yapın
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!