br />
Atmosferdeki karbondioksit artıyor
Dünya ekonomisinin son 50 yılda 7 kat büyüdüğü, bu gelişme ile paralel giden
atmosferdeki CO2 miktarının da her yıl 2 ppm kadar arttığı kaydedilen
bildirgede, şu bilgiler yer aldı:
"Ve 2009 yılında 387 ppm'e ulaşmıştır. Hava koşullarında sürekli rekorlar
kırılmakta, daha sıcak ve kurak yazlar yaşanmakta ya da sel felaketleri,
fırtınalar bir öncekinden daha büyük olmaktadır. Bütün bunların temelinde daha
fazla tüketmeye dayanan ekonomik anlayışın, fosil yakıtlara dayanan enerji
üretiminin olduğu inkar edilemez bir gerçektir.
Küresel iklim değişikliği hiç şüphesiz ekolojik ve ekonomik bir sorundur.
Geçmişte hızlı ekonomik kazançlar uğruna yapılanlar, gelecekte büyük ekonomik
kayıplara ve daha önemlisi büyük ekolojik felaketlere yol açabilecektir. İklim
değişikliğinin önlenmesi için atılabilecek adımların başında, aşırı tüketime
dayanan ekonomik anlayışın değiştirilmesi gelmektedir. Bunun için doğanın
insanlara sunduklarına zarar vermeden ve ekosistemlerin yapısını bozmadan
gelişme sağlayabilmek için 'sürdürülebilir kalkınmaya' önem verilmelidir.
Gerek ülkemizde gerekse tüm dünyada küresel iklim değişikliği ekonomiden
hukuka, turizmden ormancılığa, tarımdan inşaata, enerjiden otomotive kadar tüm
sektörlerdeki politikalarda dikkate alınmalıdır. Bireylerden şirket
yöneticilerine ve politikacılara kadar herkes üzerine düşenleri yerine
getirmelidir. Üstelik sorun sadece küresel iklim değişikliği değildir.
Günümüzdeki gibi aşırı tüketime dayanan ve doğayı dikkate almayan ekonomik
yaklaşımlar, gelecekte adı küresel ısınma olmasa da bugünden öngörülemeyen
bambaşka ekolojik, sosyal veya politik sorunlara yol açabilecektir."
Bildirgede, küresel ısınmaya karşı alınabilecek önlemler de şöyle
sıralandı:
"Bireyler öncelikle alışkanlıklarını ve yaşam biçimlerini değiştirmelidir.
Daha az tüketmek ve sosyal sorumluluk sahibi olmak, küresel ısınma ve diğer
çevresel sorunların azaltılmasına önemli katkı sağlayacaktır.
Şirketler sadece kar odaklı ekonomik anlayışlardan vazgeçmelidir. Verimlilik
ve sürdürülebilir ekonomik gelişmeye önem verilmelidir. Medyaya özellikle eğitim
ve bilinçlendirme ile kamuoyu oluşturma konusunda büyük görevler
düşmektedir. Politikacıların da ellerinde küresel iklim değişikliğine önlem
alabilmek için vergiler, teşvikler, cezalar, yeşil etiketleme gibi yöntemler ile
yaptırım gücü mevcuttur. Sonuç olarak, insanlık olarak yol ayrımındayız. Ya
sonunu düşünmeden bencilce doğayı tüketmeye devam edeceğiz ya da 'yaşamımıza
sahip çıkacağız'. Karar bizim, ama sonuçları ile yüz yüze kalacak olan gelecek
kuşaklar."
|