Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.
BÖLÜM SPONSORU

"3. Köprü mü, Nefes mi?"

İstanbul Boğazı’na Üçüncü Köprü mü?....Nefes alabilmek için yeşil alanlar mı?... Hızla değişen ve küreselleşen dünyada hiç olmadığı kadar yaygın bir iletişim, etkileşim ve tüketim ağı içinde yaşadığımıza dikkat çeken Sema Atay, "Türkiye’de politikacılar ve hükümetlerin genel yaklaşımına göre, doğal araziler = boş alanlardır, ekonomik olarak

NTV
1 "3. Köprü mü, Nefes mi?"

üketim, günümüzün vazgeçilemeyen en önemli özelliklerinden. Bir zamanlar birkaç kuşağı içine alacak kadar yavaş değişimler yaşanırken, günümüz toplumlarında bir iki yılda büyük gelişmeler yaşanıyor. Hızla değişen ve küreselleşen dünyada hiç olmadığı kadar yaygın bir iletişim, etkileşim ve tüketim ağı içinde yaşıyoruz. Bu özellikle moda, müzik, sanat, sanayi ve politika gibi popüler konular için çok geçerli. Ancak, toplumların en önemli ortak konularından olmakla birlikte, doğa koruma anlayışı ve bilinci o kadar yaygın değil - hatta, çoğunlukla çevre felaketleri ile gündeme geldiği de söylenebilir. 

Hava kirliliğinden meydana gelen toplu ölümler, endüstriyel tesislerden sızan kimyasalların içme sularına karışması, zehirli gazların neden olduğu asit yağmurları, nükleer santral kazaları sonucu yayılan radyasyon bulutları, atmosferdeki ozon tabakasının delinmesi ve iklim değişikliği vb. çevre felaketleri dünyadaki mevcut doğal denge ve biyolojik kaynaklarımızın sınırlı olduğunu hatırlatıyor. Ancak her nedense, bu tür çevre felaketlerinden sonra gerekli önlemleri alan, çevre hukukunu işleten ve yaptırımları arttıran çoğunlukla Avrupa Birliği gibi batı ülkeleri oluyor. Türkiye dahil, doğudaki pek çok ülke için ekonomik ve sosyal şartlar her zaman, her şeyden önce geliyor. Bu ülkelerde insan ve diğer canlıların hayatı batıdaki ülkelere kıyasla daha mı az önemli? Bunun nedenleri sosyal, kültürel ve tarihi olarak açıklanabilir belki, ancak kabul edilebilir mi?    

Türkiye’de politikacılar ve hükümetlerin genel yaklaşımına göre, doğal araziler = boş alanlardır, ekonomik olarak ‘gelişmek’ ve ‘değerlendirmek’ amacıyla kullanılmalıdır.  Ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlenen politikacılar, maalesef doğal kaynaklarımızı yönetemiyor. Bu nedenle, Mili Park, Tabiatı Koruma Alanı ya da Tabiat Parkı gibi en ciddi resmi koruma statülerine sahip doğal alanlar bile tam olarak korunamıyor. Doğal Sit Alanı ya da Arkeolojik Sit Alanı gibi nispeten daha az güçlü koruma statülerine sahip alanlar ise adeta yok sayılıyor. Ne ulusal çevre koruma yasaları, ne uluslar arası sözleşmeler ciddiye alınıyor, uygulanıyor. Sonuç olarak, Türkiye’de Avrupa’dan çok daha zengin olan doğal kaynaklarımız kısa vadeli ekonomik ve sosyal çıkarlara feda ediliyor, büyük bir hızla kirleniyor ve tüketiliyor. 

İstanbul Boğazına 3. köprü konusunda mevcut hükümetin ısrarı da böyle bir yaklaşımın sonucu. İstanbul’da yeni bir köprü ile çözülemeyecek çok büyük bir trafik sorunu olduğunu herkes biliyor. Bu konuda yıllardır bilim adamları, uzmanlar ve sivil toplum kuruluşları tartışıyor ve çeşitli alternatif planlarla trafik sorununa entegre çözümler öneriyorlar. Bu çözüm önerileri arasında ise yeni bir köprüden hiç söz edilmiyor. Ancak hükümet yetkilileri özellikle son yıllarda 3.köprüden sık, sık söz ediyor ve kamuoyunda oluşan tepkilere karşı da sessiz kalmayı tercih ediyor. Onlardan beklendiği gibi, 3. köprü konusunda uzlaşmacı davranmıyor, yapılan itirazları ve bilimsel verileri/raporları dikkate almıyor ve ortak bir çözüm üretmeye yanaşmıyor.

Boğaziçi’ne inşa edilen önceki iki köprüden sonra boğazın her iki yakasındaki doğal alanların ne kadar zarar gördüğü ve betonlaştığı biliniyor. Her yıl yüz binlerce kişinin göç etmesiyle, plansız yapılaşmanın ve şehrin orantısız büyümesinin bedelini doğrudan İstanbul’un doğal alanları ve dolaylı olarak şehirde yaşayanlar ödüyor. Yapılan araştırmalar, son 30-40 yılda mera alanlarının %90, fundalık alanların %85 ve kıyı kumullarının %80 oranında yok olduğunu gösteriyor (İstanbul her dem yeşil!, Doğal Hayatı Koruma Derneği, 2000).

TÜMÜNÜ GÖSTERSONRAKİ SAYFA HABERİN DEVAMI:   1  |   2  |   3
ETİKETLER: çevre
http://www.yapi.com.tr/haberler/3-kopru-mu-nefes-mi_84841.html

Read Comment Section
1 Yorum Yorum Yaz
  • Tabi ki 3. köprü neden... yetersiz yollar ve sıkışan trafik hesap edildiğinde çalışan ve trafikte bekleyen araçların oluşturduğu hava kirliliği (stres, ekonomik zarar, gürültü, hastalar vs.saymıyorum) köprü için kesilen ağaç sayısının 2 katı başka yerde dikilerek bu zarar da bertaraf edilebilir. sonuç ulaşım şart!!! YANITLA
1 yorumdan 1 tanesi gösteriliyor. 
Yorumunuzu ekleyin
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!