BR> Çocuklarımı okutamadım
Dum
başvurularından sonuç alamayınca derdini Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı’na
taşımak istemiş. Ancak bu makamlar da konuyu tekrar Kadıköy Kaymakamlığı’na
iletmişler. Sonrasıysa bir bürokrasi komedisi. “Dediler ki, ‘şu birime git.’
Ordan başka birime, başka birime derken bizim iş yattı.” Kendisine verilen
cevap, arsanın Milli Emlak’a ait olduğuymuş. Tapusu babasından kalmış olmasına
karşın babasına ait tapu Milli Emlak’ta çıkmamış. Kadıköy Belediyesi’ne dönüp
veraset davası açmış. Orada bir görevli kendisine açık konuşmuş. “Abi,
hukukçular grubuyla Milli Emlak anlaştı, seni sattılar.”
“Türkiye’de bir
ayrımcılık var. Bunu kabul ediyorum ama Çingeneyim diye bu kadar zulüm görmem mi
lazım” diye soruyor Dum.
Kadıköy Belediyesi kendisine bir kâğıt yollamış
“gel tapunu al” diye. Gittiğinde metrekare başına 2 bin 150 TL fiyat biçildiğini
öğrenmiş. 500 metrekare arsasını ancak 1 milyon 211 bin 4 yüz TL öderse
alabileceğini de. “Bizler gündelik yaşayan insanlarız” diyerek barakasının yanı
başındaki çiçekçisini gösteriyor. Kendisinden bu kadar para istenirken geçen yıl
vergisini ödemeye gittiğinde arsası için çıkarılan değerse sadece 25 bin TL.
Başına gelenler yüzünden kendisinde de suç bulmuyor değil. Roman
toplumunun cehaletinin başlarına bu işlerin gelmesine sebep olduğunu söylüyor,
“Tahsilim yok, ilkokulu bile bitirememişim. Neyseki kendimi savunabilecek kadar
geliştirdim. Hiçbir çocuğumu da okutamadım.” Sebebi maddi imkânsızlıklar değil.
“Okula gittikleri zaman öğretmenler bile dışladılar, rencide edici hareketlerde
bulundular. Şimdi iki çocuk, üç de torun okula gidiyor.”
Çocuklar
okuldan geliyor, sıkıntılı hava biraz dağılıyor. Evin içine giriyoruz. Üç
bölümden oluşan barakada 17 kişinin bir sobayla ısınarak bir arada yaşadığına
inanmak hayli zor. Yüksel Dum “hâlâ ayaktayız, gider on yedi ekmek alırım, bir
de çorbamız varsa bizden neşeli insanlar yoktur” diyor. “Yıllardır halk
tarafından dışlanmış insanlarız. Romanlar ne yapar? Hırsızlık yapar, hap içer.
İnsanlar böyle düşünüyor. Bu gerçek. Siz bile çocuğunuz dışarı çıkmak
istediğinde ‘çıkma çingeneler kapar’ demiyor musunuz? Devletten tek isteğimiz
ayrımcılığı bitirmeleri. Bu ayrımcılık bize ağır geliyor ve nesillerimize
yansıyor. Şimdi çıkıp çarşıya gidelim. Bakalım polis hangimizi çeviriyor. Birine
‘beyefendi kimliğiniz’ diyorsa bana niye bağırıp çağırıyor? Kalabalığın içinde
beni rencide edersen bu insanlığa sığmaz.”
Dum’a arsasını alması için
verilen süre Şubat ayında doluyor. Arsa ihaleye çıkacak ve büyük ihtimalle
Dum’un bahsettiği hukukçular grubu tarafından satın alınacak. Derdini Bakan
Faruk Çelik’e anlatma şansı bulmuş, telefonları alınmış ama geri dönen olmamış.
Şimdi ne olacağını o da bilmiyor. “Bizi çıkarmak için geldiklerinde olabilecek
herhangi bir şeyin sorumluluğunu kim üstlenecek” diye soruyor.
|