Emre Aköz: "' Kırmızı Türkler' Nerede Nasıl Eğlendiler?"

Sempozyumun birinci günü gerçekleştirilen Göç ve Kültür adlı oturumda Emre Aköz, "Göç ve Gece Eğlence Yaşamı" başlıklı konuşmasında 1990’ların ikinci yarısında yükselişe geçen “televole kültürü” ve “beyaz Türkler’in yerine gözünü diken Kırmızı Türkler’in nerede ve nasıl eğlendiklerine” inceledi. Televole kültürünün 1996’larda kendini belli etmesine rağmen gerçek anlamda kendini 1998’te gösterdiğini belirtti. 1990’ların sonuna doğru TİT (Turizm-Ticaret-Tekstil) sektöründeki patlama sonucunda oldukça zengin olan ve yoğunlukla ithalat ve ihracat ile uğraşan kesimin, kültür ve sanata Koç, Sabancı ve Eczacıbaşı gibi köklü ailelere göre önem vermediğini söyledi. Bu kesimin eğitime de sırt çevirdiğini iddia eden Aköz, lüks sitelerde yaşamaya ve lüks arabalar kullanmaya başlayan bu kesimin, entellektüel birikimin önemine inanmadığını da sözlerine ekledi. Bu noktada televizyonun devreye girdiğini, Televole adlı programın futbol haberlerini yapmayı bırakıp, ünlü olma isteği içindeki bu kesime yöneldiğini ve kurgulanmış paparazzi haberleriyle, artık televizyon haberlerini –bir arkadaşının tabiriyle- "Kırmızı Türkler" olarak adlandırdığı bir kesimin ele geçirdiğini belirtti. Gazetelerin 1990’ların sonlarına doğru çıkarmaya başladıkları Gala ve Şamdan gibi magazin eklerinin de televole kültürünün yayılmasına ve popüler bir hale gelmesine katkıda bulunduğunu belirten Aköz, bu tip eklerle yeni bir habercilik anlayışının doğduğunu da sözlerine ekledi. İstanbul’un eğlence kültürünü değiştiren televole kültürünün, meyhanelerde, cafelerde, barlarda artık insanların nerdeyse birbirleriyle hiç konuşmadığı, sohbetlerin yapılmadığı bir bar kültürünü oluşturduğunu ve özellikle kadın figürünün bu magazin kültürü içinde konumunun değiştiğini söyledi. Kadınların serbestleştiğini ancak bu serbestleşmenin özgürleşme anlamında ileri atılmış bir adımdan çok, bar kavgalarına dönüşen bir gerileme olduğunu da örnekleri arasına kattı.