BR> BİLGİLENME, DUYUMLARLA
SINIRLI
İşin dönüşüm kısmına bakıldığında ise her şey daha da
vahim bir hal alıyor. Lengerhane ile Şirket-i Hayriye’nin birleştirilip
dönüştürülmesiyle oluşan İstanbul Rahmi Koç Sanayi Müzesi ve geçmişe dair
izlerin neredeyse hiç kalmadığı Tophane-i Amire binası tamamlanmış ve çok ciddi
tartışmalı yeniden kullanım örnekleri olarak karşımıza çıkıyor. Bomonti Bira
Fabrikası, Likör Kanyak Fabrikası, Beykoz Deri Kundura Fabrikası, Kasımpaşa Un
Fabrikası, Yedikule Gazhanesi’nin yeniden kullanımı üzerine bir dizi faaliyet
sürüp gidiyor ve ne gariptir ki bu tür ciddi kentsel girişimlere dair bilgilenme
sadece duyumlarla sınırlı kalıyor. İstanbul’un, yapılarının, emekçilerinin
tarihi kapalı kapılar ardında yeniden şekillendirilip altüst ediliyor. Hasanpaşa
Gazhanesi gibi mahalle sakinlerinin öz-örgütlenmesine dayanan, farklı
duyarlıkları içine katan ama İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin sürüncemede
bıraktığı bir örnek hayata geçirilmek için bekliyorsa da var olan diğer örnekler
içimizi karartıyor.
Haliç’teki Silahtarağa Elektrik Santralı’nın bir
vakıf üniversitesine dönüşümü de birçok sorunu içinde barındırıyor. Zira bu
dönüşüm çok ciddi rantsal değer getiriyor. Ve burada asıl soru ise bu rantın
nerede ve kimin için kullanıldığı noktasında düğümleniyor. Alibeyköy’de, Eyüp’te
yaşayanlar yani bu mahallelerin gerçek sahipleri bu noktada yok sayılıyor. Bir
kurum geliyor ve burada başka bir kültür yaratmaya çalışıyor. Kapıları açık
bırakmakla Eyüp, Alibeyköy emekçileri içeri alınmış olmuyor. Santralin
girişindeki boncukçunun, köftecinin dükkânının ortadan kaldırıldığı ve bir nevi
temizleme harekâtına girişildiği anda aslında kapılar kapatılmış! oluyor. Bir
dokuyu tarif eden boncukçunun silindiği bir mekânda izler
bulanıklaşıyor.
Oysa emeğin, emekçinin ve modernleşmenin tarihini ve bu
tarihin izleriyle örülü bir sanayi sitini farklı bir kavrayışla ele almamız
gerekiyor. Bu farklı kavrayışın ise içinde kamusallığı, yeni bir kamusal alan ve
mekân örgütlemeyi, kentsel kamusal bir kültür alanı yaratmayı ve bir sanayi
sitine bu meseleler üzerinden sahip çıkmayı barındırması gerekiyor. Zamanın
ancak kendisi üzerinden izlenebildiği bir dünyanın unutulmaması, yitirilmemesi
için; mekâna, zamana, dile, geleneğe kaydolmuş bir maddi gerçekliğin, bir sanayi
yapısının dönüşümünde farklı yolların izlenmesi şart oluyor. Ve bu süreçte
klasik korumacılığın sabitleyici, dönüştürme gücünden yoksun şekliyle değil,
içinde yükseldiği kentsel kamusal mekânın ortak ve sürekli biriken belleği
üzerinden ve kültürel bir kamusal alan üretme çabasından hareketle yol alınması
bir anlam taşıyor.
KAMUSALLIĞIN, SAHİPLERİNE
İADESİ
Mülk sahibi sınıf için “beş para ödemeden kamusal alanı
çalmışlardır” diyen Marx’ın izini takip ederek mekânını kaybetmiş ve aynı
zamanda çalınmış kamusallığın emekçilere, sahiplerine iade edilmesi için büyük
çabalar verilmesi gerekiyor. Kolektif tecrübe üretiminin yolu da buradan
geçiyor. Sanayi sitleri için getirilecek yeniden kullanım yaklaşımlarında
kolektif tecrübe üzerinde inşa edilecek bir kamusallığın esas olması gerekiyor.
Salt fiziksel düzenlemeleri içeren uygulamalar ise yaşamlarımızın görüntüsünü
değiştirmiyor. İktisadi ve toplumsal devamlılığı olan, yaşamdan bağlarını
kopartmadan, semtin, mahallenin özelliklerini de dikkate alan, kültürün ve
toplumsal yaşamın sadece tüketilmediği, ilgili tüm unsurların üretim süreçlerine
katıldığı, iktidar alanlarının yaratılmadığı uygulama çalışmalarını başlatmak
acil meselelerden biri olarak karşımızda duruyor. 2010 etkinliklerinin o bellek,
çokkültürlülük, kutsallık, tarihsellik gibi “ışıltılı” vurgularının karşısına
kamusallık, emeğin mekânları şiarıyla dikilmemiz gerekiyor. Ankara sokaklarında
bir “hayalet” dolaşırken İstanbul Godot’yu havai fişeklerle bekliyor. “Haktan
bahseden namuslu insanlara” bu kentin kapılarını, yapılarını, anıtlarını iade
edene kadar daha çok bekleyecek gibi duruyor.
[*] Bu yazının
çerçevesi kurulurken “HASANPAŞA GAZHANESİ: YÜZYILLIK BİR HİKÂYEYE SAHİP ÇIKMA
ÖYKÜSÜ” başlıklı, Hasanpaşa Gazhanesi Çevre Gönüllüleri ve Doç. Dr. Hatice
Kurtuluş ile birlikte hazırlanan deklarasyon metninden
yararlanılmıştır.
|