br />
İstanbul'u taşımak pek öyle kolay değil!
İETT'nin kocaman bir şoför ordusu var ve çoğu da çalışmaya sabah 03.00'te
başlıyor. İETT'de 5 bini şoför olmak üzere 9.300 kişi çalışıyor. 2.800'ü
İETT'ye, ayrıca yönetim, yürütme ve denetimi İETT'ye ait olan 2 bin özel halk
otobüsü ile İstanbullular taşınıyor. Toplam 4.877 otobüs ile 515 hatta günde 26
bin seferle yaklaşık 3 milyon yolcu taşıyan İETT'nin büyüklüğünü ve
beraberindeki sorumluluğu bir kez daha durup düşünmek gerek. İstanbul trafiği
tanımlanabilir bir düzende olmadığından taşıma işleminin aksamadan
yürütülebilmesi ise kısa sürede mümkün gözükmüyor. Ama otobüslerin tüm
gayretlere rağmen zamanında noktalara ulaşamaması, farklı çözüm arayışlarını da
beraberinde getiriyor. Sultançiftliği-Topkapı hattında 26 vagonlu iki tramvayla
günde 120 bin yolcu taşınıyor. Bir kısmının inşaatı hâlâ süren Otogar, Bağcılar,
Olimpiyatköy, İkitelli Hafif Metro Sistemi tamamlanmak üzereyken, 15,8 km
uzunluğa ulaşacağı ve 42.000 yolcu/saat taşıma kapasitesine sahip olacağı
belirtiliyor. Ayrıca 5,8 km uzunluğundaki Esenler-Kirazlı-1 Hafif Raylı
Projesi'nde de 25.000 yolcu/saatlik taşıma potansiyeli olan bir başka hattın da
inşaatı tamamlanmış.
Çalışanın emeğinin karşılığını vermek için çalışırsanız, anlarlar
Metrobüs dediklerinde, "Bu da ne ola ki!" diyoruz. Hele bir de trafikteki
hayatımızı biraz daha zorlaştıran yol inşaatları da başlayınca iyice
söyleniyoruz. İBB, başta söz verdiği tarihe sadık kalıyor ve yolları açıyor.
Peki, yapılışı, açılışı, yolda kalan otobüsleri ve homurdanmalar arasında
sakince yoluna devam eden metrobüs hattında bakın bugüne değin neler olmuş?
Otobüs bekleme süresinde kısalma olurken, hızlı biniş kolaylığından ötürü
yolcuların tercihi artmış. 42 km'yi 63 dakikada alıp diğer taşıma araçlarına
göre daha kısa sürede varınca bu oran da yükselmiş. Daha düşük emisyon salınımı
ile çevreciliğe katkı sağlayan metrobüsler, ilk günlerdeki meşhur arızalarını da
yapmayınca İstanbul şehrinin bir parçası olmuş bile. Şimdilerde lüks
arabalarında trafikte bekleyenler, yan şeritte durmaksızın giden metrobüs
yolcularına özenmiyorlar desem asla yalan olmaz!
Olmam gerekli olan yerdeyim
Uzun yıllar Mecidiyeköy'de şimdi yerinde Cevahir Alışveriş Merkezi olan İETT
garajının tam karşısında oturmuştuk. Bırakın hareket edenini, park
halindekilerini yönetmenin bile zor olduğunu görüyordum. Ayrıca bırakın genel
müdürlüğü, İstanbul'da şoförlük öyle kolay bir iş de değildi. Hayri Baraçlı'ya
merakla, 'Göreve davet edildiğinizde işe ilişkin bir fikriniz var mıydı?' diye
soruyorum; "Bu soruyu neden sorduğunuzu anladım." diyor ve şöyle devam ediyor:
"Ben öğretim görevlisiyim. Bazıları, benim akademisyen olmamdan ötürü yönetimime
ilişkin kuşkuya düşmüş ve 'şimdi bu kocaman yapıyı nasıl yönetecek' demişler.
Kuruma dışarıdan bakınca pek de haksız sayılmazlar ama yıllarca kurumsallaşmayı
savunmuş ve çalışmalarımı da bu konuya yoğunlaştırmıştım. O halde söylemekle
kalmamalı, işi başarmalıydım. Bana göre yönetimin beş temel unsuru var; makine,
malzeme, para, bana göre en önemli olanı insan ve benim bu listeye dahil ettiğim
teknoloji. Her şeyi satın alabilirsiniz ya da bir biçimiyle bulabilirsiniz ancak
insan bizim için bu beşlideki en önemli parametre. Bu nedenle de tüm
çalışanlarımızı peyderpey eğitime alacak ve İstanbul'a daha iyi hizmet
verebilmenin yolunu açarken arkadaşlarımızı da farklı bir bakış açısıyla
donatacağız."
|