BR> Gitmek zorunda kalmayın
diye
- Kitap için iki yıl çalıştınız. Sizi en çok ne
zorladı?
- Benim için her şey zordu, ama ruhen... Bazen
dinlediğim hikâyelerin ağırlığı beni duraksattı. O hayatlara tanıklık etmek
başka bir külfetti. Ama o hikâyeleri dinlerken şunu düşünmedim, “evet ya bu
kitap için çok çarpıcı...” İnanın aklımdan böyle şeyler geçmiyordu. Kaldı ki çok
fazla hikâye bende saklıdır. Ama elbette bu zaman diliminde her geçen gün
yaygınlaşan, kulaktan kulağa giden yıkım sözcüğü insanları paranoyak yapmıştı…
Ben ne zaman herhangi bir mahalleye gitsem “yıkılacak mı yoksa” diye sorularla
sıkça karşılaştım. Bazen çekiniyordum, insanları tedirgin etmeye başlamıştım.
Düşünsenize mahalleye sürekli biri geliyor, insanlarla konuşuyor, vs... Bunu
anlaşılır buluyordum ama ben de kendi derdimi anlatmak için epey uğraştım. “Siz
buralardan gitmeyin diye geliyorum buralara” diyordum. Ne kadar inanıyorlardı
bilmiyorum. Ama inanmayanlar da vardı... “Buraları yıktırınca rahat mı
olacaksınız” diyenler de çoktu. Sanıyorum derdimi anlatmak beni çok zorladı.
Proje farklı, amaç hep aynı!
- İstanbul,
Ankara, İzmir’deki amaç ya da sürgün edilenler açısından kentsel dönüşüm
projelerinde bir farklılık var mı?
- Aslında her mahallede
proje farklı ilerliyor, ama ortak bir nokta var: Sürülecekler ve şehrin dışına
atılacaklar. Hepsini korkutan bu durum. Proje farklı, amaç aynı! “Kentlerde
olmaması gerekenler” olarak bakılıyorlar, bu da onlar için çok ağır…
- Peki bu sürgünleri haklı göstermek için kullanılan gerekçeler
neler?
- Pek çok neden var. Daha iyi anlaşılmaları için bunları
üç ilden örneklerle anlatmak en iyisi. Mesela İstanbul’daki Küçükarmutlu için
yıllardır “terörist yuvası” denildi. Bu bir gerekçe onlara göre... O “yuvayı”
dağıtmak istiyorlar. Bunun için de önce Tekno-Kent projesini çıkardılar. Sonra
Kentsel Dönüşüm mevzusu geldi... IMF toplantısından sonra da Finans Merkezi
olacağı haberi geldi Armutlu için. Tarlabaşı mesela; çöküntü alanı olarak
gösterilip yıkımına karar verilebiliyor. Ben Tarlabaşı’nda çok bulundum.
Gittiğim süre zarfında çöpler sokaklardaydı, sorduğumda “çöp arabası girmiyor
buraya” yanıtını aldım...
İzmir Kadifekale, şehrin ayaklarınızın altında
kaldığı, muazzam bir yer. Daha çok Kürtler yaşıyor bu mahallede. Yıkım kararına
gelince; Kadifekale heyelan bölgesi. Doğru. Ama orayı yıkıp başka binalar
yapacaklar, altyapıyı sağlamlaştırarak. Oysa altyapı sağlamlaştırılıp, yıllardır
orada yaşayanlar uzaklaştırılmayabilir, bu da bir çözüm. Ama... İzmir’in en
güzel yeri Kadifekale, amaç burada da rant elde etmek elbette. Örnekler çok
fazla. Hepsi tek tek irdelendiğinde tek sonuç çıkıyor: Kentsel Dönüşüm’ün rantı.
|