br />
‘Hidrolojik problem var’
Göldeki değişimin gölün “hidrolojik probleminden” kaynaklı olduğunu belirten
Beklioğlu, şunları kaydetti:
“Göle su gelmiyor ve gölde yeteri kadar su yok. Bir havuz düşünün, su miktarı
azaldıkça içindeki maddelerin yoğunluğu artar. Çevreden gelen suların azalması
da etkiler. Yeraltı sularında azalma var. Yüzey suları gelmiyor. Detaylı bir
yeraltı su analizinin yapılması gerekiyor. Havzadaki gelen su miktarının
azalmasının bir kısmı yağışlarla ilgili, bir kısmı da etraftaki su kullanımıyla
ilgili. Orada her bahçenin kuyusu var. Çim sulama var. Başka bir sorun da gölün
ayağı akmadığı için suyun hidrolik bekleme süresi artıyor. Bu bekleme süresi göl
suyun tamamının ne kadar sürede değiştiğini ifade eder. Ben ilk çalıştığım
zamanlarda bu, Mogan’da bir yıl kadarken şimdi 7-8 yıla çıktı. Bu da tuzlanmayı
tetikliyor. Benim baktığım açıdan en önemli sorunlar, hidrolojik kaynaklı azot
fosfatın artması, bir de tuzlanmanın tetiklenmesi...”
‘Havuza dönüştü’
Gölü yakından tanıyan ve burada uzun yıllar balıkçılık yapan bir yurttaş ise
her yıl bu zamanlarda kısmen balık ölümleri olduğunu ancak bu yıl ölümlerin daha
fazla yaşandığına dikkat çekti. Su tabanındaki otların çürümesinin gölde metan
gazı oluşturduğunu anlatan balıkçı, bunun da oksijeni azalttığını kaydetti.
Balıkçı, “Çürüyen otlar göle bir acılık katıyor. Balıklar bu yüzden sersemliyor.
Otlardan kaçıp kıyıya gelerek oksijen arıyor. Oksijen aramak için kıyıda taşlara
sürtünüyor. Güçsüz oldukları için daha fazla dayanamayarak ölüyorlar” diye
konuştu. Gölün geçmiş yıllara göre su seviyesinin düştüğünü anımsatan balıkçı,
gölün suyunda hareket olmadığını kaydederek, “Göl neredeyse havuza dönüştü. Göle
su verilmesi gerekir ki bir akış olsun. Burada bir ay boyunca su verilse gölün
seviyesi yükselir. Bir ayda da Eymir’e akış olur. Yani buranın kurtuluşu iki
ayda olur” dedi. Bunun için de Kızılırmak’tan getirilen suyun “can suyu” olarak
verilmesi gerektiğine vurgu yapan balıkçı, gölde hareket olmadığı için canlı
sayısında azalmaların yaşandığını dile getirdi. Turna balığının iki yıl önce
görüldüğünü, 1990’lı yıllardan önce ise yayın balıklarının olduğunu belirten
balıkçı, artık bu türlere rastlamadığını kaydetti. Metan gazı olduğu için ördek
gibi bazı kuş çeşitlerinin gölden gittiğini iddia eden balıkçı, su
kaplumbağaları, kurbağa ve yılanların sayısının da azaldığını söyledi. Balıkçı,
“Bu yıl yeterince kar ve yağmur yağmazsa göl canlılar için yaşanılmaz bir yere
dönüşebilir. Göl her yıl hastalıklı bir insan gibi günden güne gözlerimizin
önünde ölüyor. Gölle ilgili kurumların bir an önce birleşip ortak bir proje
hazırlayarak gölü kurtarmaları gerekiyor” diye konuştu.
|