br/>
Los Angeles Times'ın mimari eleştirmeni Christopher Hawthorne, Rem Koolhaas'ın Casa da Musica Konser Salonu'nu insani ölçekteki sorunları nedeniyle başarılı bulmuyor.
En iyi akustiği sağlayacağı düşünülerek, ayakkabı kutusu fikrinden yola çıkılarak tasarlanan bu binayı, son kertede "sert, yapılı, kurnaz ve kansız" olarak tanımlıyor. Hawthorne, Ouroussoff gibi Gehry'nin Walt Disney Konser Salonu ile kıyaslamalara giderken, her iki binanın da şehir peyzajına heykelsi ve neredeyse penceresiz formlar eklediğini söylüyor. Fakat, her ikisinin de göründüklerinin tersine, kent peyzajı ile uyum içinde tasarlandıklarını düşünüyor. Buna örnek olarak, Casa da Musica'nin Portekizli mimar Siza'nin beyaz yapılarına atıf olan beyaz rengini ve çevre trafik aksları ile uyumunu gösteriyor.
Hawthorne, Koolhaas ve Ellen van Loon'un tasarladığı Casa da Musica'nın en güçlü yönünün ise, tasarımın eksantrik şeklinden dolayı oluşan ara mekanların değerlendirilmesindeki zenginlik olduğunu düşünüyor. Hawthorne, bu mekanları tüm binanın en çok "yüklenmiş" mekanları olarak tanımlıyor. Buna karşılık, ana salonun büyüklüğünün ve "amansız" dikdörtgen formunun hayal kırıklığı yarattığını belirtiyor. İlk tasarımlarda düşünülen sahne arkası pencerelerinin ise, akustik kaygılardan dolayı, gereken saydamlıkta olmadığını söylüyor. İç mekanda ahşap ve desenin beraber kullanımını ise "gergin" buluyor.
Son olarak, Hawthorne, Gehry'nin yakaladığı insani boyutu, Casa da Musica'da bulmuyor; binanın kalbindeki konser salonunu ise "duygusal ve gerçek bir boşluk, bir delik" olarak tanımlıyor.
Derleyen:Zehra Tonbul
|