BR> Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Genel Kurulu
aşağıdaki konuları yeniden vurgulamaktadır;
- DDK raporu başta olmak
üzere, TMMOB örgütlülüğüne siyasi iktidar eliyle yapılan tüm saldırılara son
verilmelidir.
- Meslek
alanlarımızı yakından ilgilendiren "Yabancı Mühendislerin Çalışma Yasası" başta
olmak üzere diğer mesleki düzenlemeler adı altında TMMOB‘nin
işlevsizleştirilmesi ve yetkilerine karşı yapılacak her türlü saldırılar
sonlandırılmalıdır.
- Ülkemizin tüm varlıklarının özel sermaye
istismarından kurtarılarak özelleştirmelerin durdurulması, özelleştirilen halka
ait varlıkların kamulaştırılması ve kamu kuruluşlarının yeniden güçlendirilmesi
gerekmektedir.
- Toplumsal gönencimizin arttırılmasına yönelik ulusal,
bölgesel ve kentsel düzeyde planlı ve kamusal bir ekonomi politikası
doğrultusunda, kamusal kaynaklara dayalı ve planlı modeli esas alan istihdam
odaklı sanayileşme ve kalkınma politikaları gecikmeksizin
uygulanmalıdır.
- Dünya Bankası, IMF, AB ve benzeri kuruluşların
dayattıkları, yerli işbirlikçilerin uyguladıkları "yapısal uyum ve istikrar
programları"nı reddederek, emeğin iradesini egemen kılan ekonomik ve toplumsal
politikalar üretilmelidir.
- Ülkemize dayatılan dışa bağımlı enerji
politikaları terk edilmelidir. Yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarına
öncelik veren bir enerji politikası gözetilmelidir.
- Standart dışı ve
enerji yoğun teknolojilerin ithal edilmesinin önlenmesi, mevcut tesislerde
enerji verimliliğini artıracak, çevreyi koruyacak, çevre dostu teknolojiler
uygulanmalıdır.
- Nükleer enerji santralleri ile Türkiye‘nin dışa
bağımlılığı arttırılmaktadır. Kurulum, işletim ve söküm maliyetleri, çevresel
etkileri, atık sorunları ile gelişmiş ülkelerin terk ettiği nükleer santral
macerasına son verilmelidir.
- Yabancılara imtiyaz tanıyan maden
aramalarından vazgeçilmesi ve ulusal kaynaklara dayalı, maden arama, işletme ve
enerji politikası izlenmelidir.
- Madenlerimizin, jeotermal
kaynaklarımızın, kıyı ve ormanlarımızın yerli ve yabancı sermaye tarafından
yağmalanması durdurulmalıdır.
- Üniversitelerde özerk ve katılımcı bir
eğitim ortamı sağlanması için 12 Eylül düzeninin bir ürünü olan YÖK
kaldırılmalıdır.
- Eğitimde, öğrencileri müşteri olarak gören girişimler
ve eğitim hizmetlerini bütünüyle bir pazar haline getirme çabaları
sonlandırılarak; ilköğretimden üniversiteye parasız, eşit, bilimsel, demokratik
ve fırsat eşitliğine dayalı anadilde eğitim yaşama geçirilmelidir.
-
Mühendislik, mimarlık, şehir planlamacılığı eğitim ve öğretim programları çağdaş
teknolojiye ve bilim politikalarına uygun olarak emekten ve halktan yana yeniden
düzenlenmelidir.
- Üniversite çevrelerinde üniversite olanakları
kullanılarak oluşturulan teknoloji bölgelerinde öğrencilerin ucuz işgücü olarak
kullanılmasına karşı durulacaktır.
- Barınma, sağlık ve eğitimin temel
insan hakları olduğunu esas alınarak, her türlü özelleştirmeye son verilmelidir.
- 12 Eylül Anayasası ile gasp edilen grevli, toplu sözleşmeli
sendikalaşma hakkı bütün çalışanlara yeniden tanınmalıdır.
- Kapitalizmin
emeği baskı altına alan stratejilerine karşı, istihdam bir hak olarak tanınmalı,
istihdam arttırılmalı ve çalışma koşulları
iyileştirilmelidir.
- İş sağlığı ve iş güvenliği
hizmetleri kamusal bir hizmet olarak algılanmalı, bu alanda çalışma koşulları
arasındaki nedensel ilişkileri araştıracak ve bilimsel araştırma yapacak
kurumlar oluşturulmalıdır.
- İş sağlığı ve iş
güvenliği eğitimlerinde ilgili meslek örgütleri yetkilendirilmelidir. Meslek
hastalıklarına ilişkin çalışmalar geliştirilmeli, meslek hastalıkları
hastaneleri işlevine uygun olarak yapılandırılmalı ve yaygınlaştırılmalıdır.
- Başta düşünce ve örgütlenme özgürlüğü olmak üzere
tüm demokratik hak ve özgürlükler sağlanmalı, demokrasinin önündeki engeller
kaldırılmalıdır.
- 12 Eylül Faşist Cuntasının
hazırladığı mevcut Anayasa ve AKP tarafından hazırlanan yeni Anayasa Taslağı
yerine, tüm toplumsal ve siyasi oluşumların katılımının sağlandığı, tüm
kimliklerinin güvence altına alındığı özgürlükçü, demokratik, eşitlikçi bir
anayasa yapılmasının önündeki engeller kaldırılmalıdır.
- Saldırı ve katliamların ardındaki gerici-faşist çete
tipi örgütlenmeler her türlü bağlantıları ile ortaya çıkarılmalı ve sorumluları
adalete hesap vermelidir.
- Kamu İhale Yasası‘nda
yapılan değişikliklerle ihalelerde kamu denetimi azaltılarak yaratılmak istenen
rant ve talana karşı çıkılmalıdır.
- Ulaşım
politikasında tek çözüm olarak sunulan karayolları yatırımları yerine şehir içi
ve şehirlerarası raylı sistem yatırımlarına ağırlık
verilmelidir.
- Bir deprem ülkesi olan ülkemizde deprem
gerçeği siyasi iktidarlarca umursanmamakta ve kabul edilmemektedir. Deprem
gerçeğini sürekli gündemde tutmaya yönelik çalışmalar etkin olarak yapılmalı,
konunun bütün aktörlerinin katıldığı Ulusal Deprem Konseyi yeniden kurulmalıdır.
- Siyasi iktidarın TOKİ öncülüğünde halka konut yapma
adı altında sunduğu projeler, zamanla rant sağlamaya dönüşmüştür. TOKİ,
uygulamaları ve harcamaları çerçevesinde denetime açılmalı; örgütlenmesi ve
uygulama politikaları, halkın barınma ihtiyaçları çerçevesinde yeniden
düzenlenmelidir.
- Kentsel dönüşüm adı altında
kentlerin hoyratça yıpratılması ile yeni gelişme alanları açmak yerine,
öncelikle yerel değerleri içeren mevcut yaşam alanlarının halkın karar
süreçlerine katılımı ile sağlıklı ve yaşanır duruma getirilmesi
sağlanmalıdır.
- Kentsel mekanlar, toplumsal yarar ve
kullanım değeri ilkesi etrafında üretilmeli, paylaşılmalıdır. Doğal-kültürel
varlıkların koruma-kullanma dengesi içerisinde yaşatılmasının yolları
bulunmalıdır.
- "Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı ve Yem Kanun
Tasarısı"nın yasalaşması durumunda gıda güvenliği ve halk sağlığı konularında
yaratılacak tehlikenin yanı sıra 15.000‘in üzerinde ziraat, gıda ve kimya
mühendisi işsiz kalacaktır. Mühendissiz gıda işletmeleri öngören, halk sağlığını
tehdit eden bu tasarıya karşı mücadele edilecektir.
-
Tarım arazilerinin yok olmasına, kirlenmesine, GDO‘lu gıdaların ülkemize
sokulmasına, çiftçimizi üretimden, tarlasından koparan işsiz, yoksul bırakan
politikalara son verilmelidir.
- Tarım ve hayvancılıkla
uğraşan üreticiler desteklenmeli, et ithaline de olanak sağlayan dışa bağımlılık
sona erdirilmelidir.
- GAP Projesi kapsamındaki sulama
projeleri IMF ve Dünya Bankası dayatmalarına karşı çıkılarak hızla
bitirilmelidir. Bölge halkının yararına gerçek bir toprak reformuna
gidilmelidir.
- Ülke ormanlarının 2/B, özel
ağaçlandırma vb. adı altında rant sağlanarak talan edilmesine son
verilmelidir.
- Dünya Bankası‘nın baskıları ile suyun
ticarileştirilmesine karşı çıkılmalı, özellikle temiz suya erişimin en temel
insan haklarından biri olduğu kabul edilmelidir. Su ve suya bağlı hizmetlerde
çevre ve insan esas alınarak suyun mülkiyeti ve hizmetlerinin kamuda kalması
sağlanmalıdır.
- Ülkemizin ırkçı şoven yaklaşımlar
temelinde kamplaştırılmasına karşı çıkmak, Kürt sorununu çözmek için; bir arada
kardeşçe yaşamı, barış, demokrasi ve halkların kardeşliğini savunmak ve
demokratik yaklaşımları egemen kılmak için mücadele
edilecektir.
- Ülkemizin çok kültürlü ve çok kimlikli
yapısı dikkate alınmalı; kimliklerin ve kültürlerin reddedilmediği; tüm
dillerin, kültürlerin, inançların ve renklerin kendilerini özgürce ifade ettiği
bir toplumsal düzen oluşturulmalıdır.
- Taş attığı
gerekçesiyle yargılanan ve cezaevinde tutulan TMK mağduru çocuklar serbest
bırakılmalıdır.
- Halkın gündelik yaşamda kullandığı
tüm dillerin önündeki baskılara son verilmelidir
-
Emperyalizmin savaş ve işgal politikalarına alet olunmamalıdır. ABD, İncirlik
başta olmak üzere savaşa lojistik destek olan üsleri, limanları ve nükleer
başlıkları ile ülkemizi ve bölgemizi derhal terk etmelidir.
- Eşitlikçi bir toplum yaratma mücadelemizde,
özgürlüklerimizi savunmak için, gündelik hayatın her alanını kuşatmaya çalışan
tarikat ve cemaatler eliyle yürütülen gerici ablukaya karşı mücadele
edilecektir.
- Kendi örgütlü özgücümüze dayanarak,
bütün emek ve demokrasi güçlerinin birlikte mücadelesi ile küresel kapitalizmin
ve onun temsilcisi AKP‘nin saldırılarına karşı
durulacaktır.
- Kadına yönelik şiddeti ve toplumsal
hayatın her noktasında cinsiyet ayrımcılığı önlenmeli, politik, ekonomik ve
kültürel alanda pozitif ayrımcılık desteklenmelidir. Tüm emekçi kadınların
mücadelelerinin yanında olmak, ortak mücadele etmekle birlikte, TMMOB
örgütlülüğü içinde kadın örgütlenmesi geliştirilmelidir.
TMMOB bundan
önce olduğu gibi, gücünü örgütünden alarak; birlikte karar alma, birlikte
üretme, birlikte yönetme ilkesini yaşama geçirerek, önümüzdeki dönem zorlaşan
koşullarda; emperyalizme ve gerici faşist saldırılara karşı mücadeleyi,
sorunlarını halkın sorunlarından farklı görmeden, saldırılara karşı bütün
birimleriyle birlikte halkımızın yanında el ele mücadelesini
sürdürecektir.
Kapitalizmin ve emperyalizmin askeri, ekonomik, politik ve
kültürel tüm örgütlerinden bağımsız, "Bir Başka Dünya, Bir Başka Türkiye
Mümkün"dür.
YAŞASIN ÖRGÜTLÜ MÜCADELEMİZ. YAŞASIN TMMOB
ÖRGÜTLÜLÜĞÜ
|