Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.
BÖLÜM SPONSORU

Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Medaim Yanık: En önemli hedefimiz mimarların dikkatini çekmekti.




/P>

MesutT: Türkiye’deki durumdan bahsedebilir misiniz biraz?

MedaimY: Türkiye’deki toplam yatak, hizmet vermeye yetmiyor. Birkaç açıdan insan haklarına aykırı. Örneğin Ağrı’dan Elazığ’daki hastaneye gelmek için yaklaşık 500 km’lik bir yol katedilmesi gerekiyor. Bakırköy, yakın zamanlara kadar neredeyse 24 milyon kişiye hitabediyordu. Erenköy’ü ve Bolu’yu devreye sokarak bu rakamı 12 milyona indirdik. Bu, dünya konseptine tamamen aykırı, çünkü hastanın yaşadığı yerde sağlık hizmeti alması bir insan hakkı kuralı. Değişme zorunluluğumuzun üç temel ayağı var. Önce yeni küçük psikiyatri hastaneleri kurulacak, büyük hastaneler 200 yatağa düşürülecek. Şu an Adana 600, Manisa 700, Bakırköy ise 1500 yataklı. Sağlık Bakanlığının şu an 28 sağlık hizmet bölgesi var; hastaneler bu 28 bölgeye yayılacaklar. Genel hastaneler içindeki psikiyatri ünitelerinin de sayıları arttırılacak.

MesutT: Sanırım bu noktadan sonra ‘nasıl olacak’ diye düşünmeye başladınız?

MedaimY: Evet, bu yeni ihtiyaç tanımlaması beraberinde ‘nasıl’ sorusunu da getirdi. Daha önce de belirttiğim gibi, bütün ulusal hastanelerin başhekimlerinden oluşan bir ekip olarak yurtdışındaki modelleri yerinde inceledik, yüzlerce fotoğraf gördük. Psikiyatri mimarisi üzerine düşünmeye başladık. Bunlar, tam da mimarlarla kalıcı ilişkiler kurmaya başladığımız dönemler oldu.

MesutT: Bakırköy neden bir model olarak öne çıktı?

MedaimY: Yapılacak olan bu 20 hastanenin konsepti, Amerikalı bir mimarlık bürosu tarafından çizildi. Burada Adli Psikiyatri Hastanelerinden de biraz bahsetmek gerekiyor. Türkiye’de bu anlamda 750 yatağımız var. Çağdaş ölçülerde ise 3000 civarında olması gerekiyor. Çünkü hasta, eğer bir suç işlerse cezaevine değil hastaneye yatırılmalı ve bu da yüksek güvenlikli bir yer olmalı. Şu anda böyle bir yer yok. Adli Psikiyatri Hastanelerinin de bu süreçte, konseptin bir parçası olarak kurulması düşünülüyor. Fakat özellikle büyük ruh sağlığı hastanelerinin hepsi eski yapılardan oluşuyor. Bakırköy, 1923’lerde kurulmaya başlanmış, kendine özgü bir arazi yapısı var. Herhangi bir projeyi getirip buraya oturtmanız mümkün değil. Bunun için de mimarlarla arayışlarımız başladı. Bu alanın mimarlar için yeni bir alan olduğunu gördük. Bu dönemde Nilüfer Kozikoğlu ile tanıştık. Nilüfer Hanım, Bolu’daki deprem için yapılmış olan Kızılhaç Binasını psikiyatri kliniğine dönüştürecek bir proje üzerinde çalışıyordu. En azından bizim Bakırköy olarak mimarlarla kalıcı iletişimimiz bu şekilde başladı. Öncelikle bir konsept proje yapmaktan yola çıktık. Bizim için çok enterasan bir deneyim oldu. Bakırköy, 100 dönümlük bir arazide 60’ın üzerinde ayrı yapıdan oluşan bir bütün. Türkiye’nin en yoğun hastanesi, aşırı bir çalışma yükü altında. Ama var olan binalar yapı güvenliği açısından son derece riskli, hiçbir ihtiyacı da karşılamıyor. Oysa yeni bölümü, bundan 20 – 25 yıl önce ödül almış. Alan üzerine çalışarak başladık, ağaç yapısının bir envanterini çıkardık. Aynı çalışma binalar için de yapıldı. Burası bir SİT alanı aynı zamanda, dolayısıyla Anıtlar Yüksek Kurulu’na başvurduk. Alanın ses ve ışık ölçümleri yapıldı.

Daha sonra psikiyatri ünitelerinin hangi mantık çerçevesinde oluşturulacağı üzerine düşünüldü. Öyle bir model olmalıydı ki, sosyalleşmeye olanak tanımalıydı, hastalar arasında iletişimi sağlamalıydı, güvenlikli olmalıydı. Aslında dünyada da psikiyatri yapılarının büyük bölümü eski yapılardan oluşuyor. Ama onlar kullanılacak olsa bile yeniden yaratıcı bir şekilde yorumlanmalıydılar. Tartışmalarla şekillenen bir yıllık bir süreç yaşadık. İhtiyaç planlarının çıkarılması bizim için uzun zaman aldı. Dinamik bir süreç oldu. Bu, hala tamamlanmış bir ihtiyaç değil. Ödüllü bir proje, şu an bizim ihtiyaçlarımızı karşılamıyor; dolayısıyla kendi kendime bizim geliştirdiğimiz modelin bundan 20 – 25 yıl sonra ihtiyaçları karşılayıp karşılayamayacağını da sormadan edemiyorum. Bu kaygı acaba başka bir şey var mı, başka birinden başka bir fikir gelebilir mi sorularını düşündürüyor. Bu atölye çalışması da başka seslere kulak verme olarak düşünülebilir. Bu çabayı sürdürmek zorundayız. Erken şekillendirme, yaratıcı kalitesi az olan bir ürün çıkarabilir.

MesutT: Bu anlamda atölye çalışması ne gibi faydalar sağladı?

MedaimY: İhtiyaçlarımızın bazıları mikro ölçekteydi. Örneğin bahçenin hastayla ve hastaneyle ilişkisi nasıl olacaktı? Zaman kısıtlaması da bunda belirleyici oldu. En önemli hedefimiz, hem ulusal hem de uluslar arası anlamda mimarların genelde psikiyatri hastanelerine özelde de Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne dikkatini çekmekti.

TÜMÜNÜ GÖSTERSONRAKİ SAYFA HABERİN DEVAMI:   1  |   2  |   3  |   4
http://www.yapi.com.tr/haberler/bakirkoy-ruh-ve-sinir-hastaliklari-hastanesi-bashekimi-doc-dr-medaim-yanik-en-onemli-hedefimiz-mimarlarin-dikkatini-cekmekti-_95891.html

Read Comment Section
İlk Yorumu Siz Yapın
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!