
O Ülkenin Efes Kazıları Durduruldu

Efes, Unesco Dünya Mirası...

Efes Müzesi'nde Tarihi Eser...

Efes'te "UNESCO" için Geri Sayım

Efes Antik Kenti'ne "UNESCO" Müjdesi

22 Yıllık Rüya Gerçekleşiyor

Efes'in Hedefi Dünya Miras...

Efes'in Yeni Yüzü Olacak

Efes 4 Milyon Lira Gelir Getirdi

Efes'in UNESCO Hayal Kırıklığı

Karadeniz’in Efes’i Ortaya Çıkacak!

Bir Plan Çıkmazı Daha: Bu Kez Efes!
Efes, Geçmişini Arıyor
Antik kentin yeniden ayağa kalkması için, zaman kadar bütçe de gerekli.

Cumhuriyet'ten Aslı Uluşahin'in haberine göre, geçmişi MÖ 7. yüzyıldan Selçuklu’ya (15. yüzyıl) uzanan, döneminde hem ticaret hem de dini merkez olarak pek çok uygarlığı ağırlamış antik Efes kentinde kazılar sürüyor. Ancak görünen o ki Efes’i ayağa kaldırmak için daha uzun yıllara ihtiyaç var. Çünkü, her katmanında ayrı bir uygarlığının izine rastlanan bu geniş alanda, tarihi toprağın altından çıkarmak, yeniden inşa etmek, ortaya çıkan eserleri korumak için büyük bir bütçe gerekiyor.
2010 yılında Doğuş Holding, Borusan Holding ve Eczacıbaşı Topluluğu gibi katılımcılarla kurulan Efes Vakfı, Türkiye’de taşın altına elini koyan yegane oluşum. Kente yılda 200 bin Avro’luk bütçeyle destek veren vakıf, Yamaç Evler projesinin ardından, şimdi de Serapeion Tapınağı için fon yaratmaya çalışıyor. Mısırlı sağlık tanrısı Serapis adına, 2. yüzyılda inşa edilen tapınak kabaca şöyle tasvir edilebilir: Kısmen dağa oyularak yapılmış 22 metre yüksekliğindeki tapınakta büyük kapıların ardında, suyun şifasını Romalılara taşıyan bir mimari vardı. Dağdan toplanan su, duvarlardaki küçük şelalelerle tapınağın içine taşınıyor, ardından Nil’deki döndü gibi, su yeniden doğaya veriliyordu. Eros kabartmalarının, çeşitli süslemelerin yer aldığı gösterişli bir görünümü vardı ve Serapeion Tapınağı, tıpkı Celsius Kütüphanesi gibi Efes’in simgelerinden biriydi. Şimdi vakıf için ilk hedef, tapınağın girişinde, büyük sütunların üzerindeki üçgen biçimindeki alınlığı sergilenebilir hale getirmek. Arazide tamamı parçalar halinde bulunan, 600 ton ağırlığındaki alınlığın birleştirilmesi içinse 7-8 yılda, 5 milyon dolar harcanması öngörülüyor. Vakfın desteklediği diğer proje olan, Roma dönemi konutlarının bulunduğu Yamaç Evler’de ise restorasyon çalışmaları sürüyor. Duvarları mermerlerle kaplı ve resimlerle süslü, zemininde mitolojik kahramanların tasvirlerinin bulunduğu mozaikler olan Yamaç Evler, İskenderiye’den sonra en büyük liman şehri olan Efes’in zenginliğinin diğer yüzü. Birçok evden oluşan yapıda, sadece 6 numaralı olanda bile 7 çeşit mermer kullanılmış. Şimdi buradaki, 120 bin parçadan oluşan mermer “puzzle” birleştiriliyor. Ayrıca evlerin duvarlarındaki resimler ve zemindeki mozaikler için restorasyon çalışmaları sürüyor. Serapeion Tapınağı ayağa kalkıp, Yamaç Evler projesi sona erdiğinde, yılda 2 milyon turist ağırlayan antik Efes kentinin cazibesi artacak. Belki böylece, Bergama’nın ardından, 1994 yılından beri UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer bulmaya çalışan Efes’in şansı gülebilir ve çalışmalar için daha fazla fon oluşturulabilir. Efes Kazıları Başkanı Doç. Dr. Sabine Ladstatter ‘Efes, hepimizin mirası’ Antik Efes kentindeki kazılar Avusturya Arkeoloji Enstitüsü tarafından, Doç.Dr. Sabine Ladstatter başkanlığında yürütülüyor. Ladstatter, Efes’in önemini “Ticaretin, dinin merkezi olmuş, burada uygarlıklar, insanlar, dinler değişmiş. Ama ilginç olan Efes’te yaşam biçimi sürekli özünü korumuş” sözleriyle anlatıyor. “Milli ya da evrensel bir miras değil; burası hepimizin, benim de mirasım” diye nitelendirdiği Efes’te yürüttüğü çalışmaların, akademik açıdan heyecan verici olduğunu söyleyen kazı başkanı, kentte özellikle bir alanda önemli bulgular elde ettiklerini aktarıyor: “Bizansın orta bölümünden Türklerin ilk dönemine uzanan dilim çok önemli. Genellikle bu ara dönemden söz edilmez, sanki Efes’te yaşam sona ermiş gibi. Oysa Efes hiçbir zaman terk edilmemiş. İlgi çekici olan şu: Türkler geldiğinde oradaki halkla karışmışlar. Birleşmişler. Eski Yunan kültürü ile orta Türk kültürünün karışma anı çok önemli.” Sabine Ladstatter, buradaki kültürel buluşmayla ilgili ise şu önreği veriyor: “Ayasuluk’ta 11-12. yüzyıldan itibaren İslam motifli çömlekler, paralar bulunuyor. O dönemde Efes’e yerleşenler Müslüman. Ancak eski özelliklerini de korumuşlar. Örneğin ölülerini tabutlarla gömmüşler ki bu gelenek Müslüman inancında görülmez.” |