br />
‘İzmir’deki binaların mukavemetleri düşük’
Hazır betonun üretiminin 1985 yılında başladığı İzmir’de özellikle bu
tarihten önceki binalarda beton mukavemetlerinin düşük olduğu belirtildi. İnşaat
Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Vedat Yorulmazel,
“Hazır beton tesislerinde standartlara uygun olarak üretilen beton şantiyelerde
bilinçsizce su katılarak, vibratör kullanmayarak ya da vibratörü yanlış
kullanarak ayrıca dökümden sonra betonun bakımını (sulanmasını, korunmasını) iyi
yapmayarak öngörülen mukavemetten daha düşük beton elde edilmesine neden
olunuyor. Bu yanlışlıklar giderilmeli.”
İzmir Valiliği’nin hazır betonu zorunlu hale getirmesinden sonra iyileşmenin
artarak sürdüğü tespitinde bulunan Yorulmazel, karşılaştıkları diğer
yanlışlıkları ise şöyle anlattı:
“Birçok binada etriye sıklaştırması yapılmadığını, genellikle 20 -40 cm
arayla etriye yerleştirildiğini, bazı yerlerde ise etriye aralıklarının 100 cm
ye kadar ulaştığını tespit ettik. Ayrıca birçok yapının da sülfat ve klor
etkisinde olduğunu gözlemledik. Bu nedenle olası bir deprem karşısında büyük
yapı kayıpları bekliyoruz”
Sahil şeridine dikkat!
Bu kapsamda öncelikle Ballıkuyu, Kadifekale ve Narlıdere gibi heyelan
bölgelerinde acil olarak yerel yönetimler -üniversiteler ve meslek odalarıyla
birlikte ortak çalışmalar yapılması gerektiğine işaret eden, Yorulmazel,
Çiğli’den başlayarak Güzelbahçe’ye kadar olmak üzere deniz suyuyla temas eden,
sülfat ve klor etkisiyle donatıları korozyona uğramış, kolonları hasar görmüş
yapıların akıbetleri konusunda kararların alınması gerektiğine işaret etti.
Yorulmazel ayrıca kıyı şeridinden daha uzak, ancak alüvyonlu zemin
üzerinde yanlış temel seçimi yapılan Bostanlı, Karşıyaka, Alsancak,
Balçova Bornova ve Buca’yı da içine alan önemli sayıdaki yapı stoğu
incelenmesi gibi uyarılarda da bulundu.
Daha az can ve mal kaybı yaşanabilir
Yaşlanan her şey yorulur, yıpranır, eski dayanımını yitirir. Zaman yıpratıcı
özelliğinden vazgeçmiyor. İçinde yaşadığımız yapılar da zamanla dayanıklılığını
yitiriyorlar. Hele başlangıçtaki nitelik düşüklüğü bu eğilimi hızlandıracaktır.
Betonarme yapılar beton ve inşaat demirinin ortak davranışı ile ayakta durur,
depremlere dayanırlar. Zaman içerisinde havanın neminin zamanla beton içindeki
inşaat demirini paslandırdığına işaret eden İnşaat Mühendileri Odası (İMO)
Deprem Komisyonu Üyesi Birol Bora, 30 -35 yaşındaki betonarme yapıların bir
kısmında betonun içindeki inşaat demirinden eser kalmadığını, yalnızca pas izine
rastlandığını söyledi.
Bu olumsuz gerçeğe karşı demiri saran beton örtü tabakasının daha kalın
tutulması ve betonun nem geçirmeyi aza indirgeyecek düzeyde kaliteli olması gibi
önlemlerin son dönemlerde yönetmeliklerle şart koşulduğuna dikkat çeken Bora
uyarılarını şöyle sürdürdü:
“Binalar güçlendirilsin”
“1998 sonrası inşa edilen yapıların, depreme karşı daha güvenli yapılar
olduğunu söylemek mümkün.1975 öncesi yapıların ise ancak yıkılıp yenilenerek
depreme dayanıklı hale getirilebileceği açıktır. 1975 -1998 arasında yapılan yüz
binlerce yapı ise gerekli analizler yapılarak güçlendirmelere tabii tutulmalı.
Olası bir felaketin boyutları bu şekilde yüzde 30 oranında azaltılabilir.
Yüzbinlerce can kaybını önlemek mümkün.”
Uyarıda bulunan bilim insanlarının zemin yetersizliklerinden, olası depremin
zamanından, şiddetinden önce ‘Yapını incelettir, zayıfsa güçlendir’ demeleri
gerektiğine dikkat çeken Bora “Tekneler, liman başkanlıklarından ‘seyre
uygunluk’ belgesi almadan denize açılamazlar, evinde oturan insan da depreme
uygunluk belgesi almalı. İnsan hayatı bu kadar ucuz olmasın” diye konuştu..
|