Nilüfer Kozikoğlu: Bu bir ilk, Devlet kurumları ile ileri tasarımın bu kadar yakın sıklıkla düştüğünü zannetmiyorum.
/P>
MesutT: Hastaların bilinç akışlarının kesintili olması, bir mantık örgüsü taşımaması, farklı frekanslarda gezinmesi tasarım açısından bir veri olabilir mi? NilüferK: Bunu tartışmak gerek. Örneğin Claudia (Pasquera), bütün hastalıkları sınıflandırmış, onu İstanbul’un çeşitli semtlerine benzetmişti. Ama atölye başladıktan birkaç gün sonra doktorlardan şu yorum geldi: "biz depresif olanı canlandırıcı oda istemiyoruz. Biz, normal odalar istiyoruz; kendiniz için nasıl bir oda isterseniz, onlar için de benzer şeyler düşünün”. Çünkü, hastanın ruh haline göre davranacak bir yapı yakalamaya çalışmanın ne kadar doğru olduğu çok ciddi bir tartışma konusu. Eğer karşınızdaki kişi dengesiz davranmaya başladıysa ve ruhsal bir çalkantı içindeyse, onun için yapabileceğiniz en güzel şey olduğunuz hali korumaktır. Çünkü siz de dalgalı davranmaya başladığınız zaman sizi görmekte zorlanıyor. Eğer siz aynı noktada kalırsanız, o kendi çalkantısı içinde yavaş yavaş sizinle aynı frekansa gelebilir. Ancak kişiye özel tasarım hastalığa hassas mekansal çözümleme de bir araştırma konusu elbette. Hastalığı bir hal çözümlemesi olarak görecek olursanız kentte şizofren alanlar, depresif mekanlar yakalayabilirsiniz. Bu ilginç bir yaklaşım. Gruplardan birinden gelen modüler küpleri değiştirerek kendi mekanlarını yaratma önerisi de, bence başarılı bir yaklaşımdı. Çünkü orada bilince değil de kişiselleştirmeye olanak yaratıyorsunuz. Bilince yönelik ambiyansları ya da daha derin moleküler düzeyde mesajları iletme işini ilaçlar yapıyor. Aslında ilaç da tasarlanan bir şey, interscalar anlayışın içinde biraz da bu var.
MesutT: Mimar, orada sadece tasarım üzerine yoğunlaşarak işini yapmış mı oluyor? Yoksa bundan daha fazlasını mı beklemeli? Yoksa biraz afaki mi konuşmuş oluyoruz? NilüferK: Şöyle bir fayda var. Örneğin süreç içinde hemşirenin aslında ne kadar önemli olduğunun altını defalarca çizme şansımız oldu. Kendi aramızda yaptığımız toplantılarda kaç hemşirenin olması gerektiğini, nerede duracaklarını tartışıyoruz; ama ertesi hafta onların kendi yönetim toplantıların bunun aksi oluyor. Örneğin bize verilen veri, sonra değişiyor; çünkü o sırada bir karar almış oluyorlar. Ama bu iyi. Burada iyiden kastım, evet biraz afaki konuşuyoruz; ama mimarlıklar, politikaların sonucudur. Ama siz tasarım yaparken hedefiniz politikalar olmuyor. Çözümleme yapıyor kavramsal modellerle soyut mekanizmalar üretiyorsunuz bunun sonucu ya fark etme ya da fiklir değişikliği olabiliyor, tasarımın üretilmeden gerçekleştirdiği bir işlev bu. Bunu farkettiği ve bize fırsat sunduğu için Medaim Bey’e teşekkür borçluyum. MesutT: İki farklı grup birbirleriyle nasıl iletişim kurdu? NilüferK: Biz nasıl istediklerine dair sorularımızı sorduk; böyle mi yoksa şöyle mi istiyorsunuz dedik. O da, sunduğumuz seçeneklerin hepsini görmek ve bunu ekibiyle tartışmak istedi. Zaten onlar da toplantılarda bizimleydi. Sonuçta önerilerimiz bize yoğrularak geri geldi. Dünyada olanla kendi yaptıkları ve yapmak istediklerini birleştirdikleri, önlerindeki yirmi seneyi kapsayacağını düşündükleri bir tablo oluşturmaya çalışıyorlar. 1970’lerde yapılan bina yarışma yöntemi ile elde edilmiş ve dönemine göre oldukça yenilikçi bir yapı. Daha öncesinde koğuş düzeni varken ve hemşireler dışardayken, 4 kişinin bir odaya sahip olduğu bir yenilikçi atılımın ürünü. Bugün de materyal, fiziksel, metrekareler, işleyiş anlamında farklı bir atılım yapılmak isteniyor. Bu anlamda ellerinde çeşitli standartlar vardı, ama bunu empoze etmek yerine tartışmayı seçtiler.
|