Nilüfer Kozikoğlu: Bu bir ilk, Devlet kurumları ile ileri tasarımın bu kadar yakın sıklıkla düştüğünü zannetmiyorum.
NilüferK: Workshop'da bana göre hedefi vurmadık ama tahtada kaldık. Ne yazık ki, bir grup biraz yaklaşmış olmakla birlikte arzuladığımız interscalar anlayışı vurabilen grup olmadı. Hedefi vurmamız, ancak öngördüğümüz ‘interaktif process’i yakalamakla mümkün olabilirdi. Buna mani olan çok enterasan sebepler var. Örneğin, daha önce de bahsettiğim gibi ortamdan etkilenmeler. Üretimi engelleyen fırtınalı saatler atlattık, son iki gün imalatlar yapılamadı. Finansal krizin etkisi ile bütçe sorunlarımız oldu. Kış döneminde herhangi bir eğitim hedefi olmadan öğrencileri çağırdık; yüksek bir rakam söz konusuydu. Bu bir pedagojik atölye çalışması değil, fikir üretmeye ve farkındalık yaratmaya yönelik bir atölye çalışması. Bu anlamda hedefimizi gerçekleştirdiğimizi söyleyebilirim. Ama hastaneyi kentle buluşturan, hastanenin kendi farklı sınırlarındaki kondisyonlarını ortaya çıkarabilecek olan, hasta açısından iç dış ilişkisini daha fazla yorumlayabilen projelerin ortaya çıkması çok daha heyecan verici olurdu. Bunu söylerken, çocukların yaptıkları çalışmaları da çok değerli bulduğumu söylemeliyim. İyi fikirler çıktı. Kentin farklı noktalarına konulabilecek mobil sistemler ya da pavyonlar, iç-dış ilişkisinde kıvrımlı yüzeylerin kullanılması doğru yönlendirmelerdi. Yayınlandıkları zaman, bu konularla ilgilenecek mimarlara güzel mesajlar verecekler. MesutT: Yeni proje, psikiyatri hastanelerinin kentle entegrasyonunu, dolayısıyla görünür olmasını öngörüyor. Ancak genel refleks bunu saklama, tedavi talep etmeme yönünde. Bu ikilem tasarım açısından ne anlama geliyor? NilüferK: Herkesin hayatında onu travmaya iten bazı olaylar olur ve bunların bazıları hastanede son bulur bazıları da bulmaz. Hastanelerle birlikte tıoplumsal ruh sağlığı anlayışına yönelik bir program söz konusu. Bir travma sonucunda hastane devresine gerek yoksa, örneğin bir kadın çocuğunu kaybetti, hemen evinin yakınında ulaşabileceği bir rehabilitasyon merkezinin olması. Ya da bir döneminde hastanede tedavi görmüş birinin, sonrasında takibinin yapılabileceği yer olarak gündüz hastaneleri ve rehabilitasyon merkezleri ağının oluşturulması hedefleniyor. Bu günlük hayatını ilaç altında sürdürebilecek bir hastanın da her gün gidip ilacını alabileceği, rehabilitasyon programlarına katılabileceği bir mekan anlamına geliyor. Aslında burada kentsel anlamda bir programı ve bir aktiviteyi tanımlıyoruz. Düşünün her gün 6000 insan Bakırköy’e, o pompalama yerine gelirken, kendi bölgelerindeki aksları kullanacaklar. Bu, aynı zamanda komünite duygusunu da artıracak bir şey. Bu, İstanbul’da gerçekten eksik bir şeydir.
|