Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.
BÖLÜM SPONSORU

Suçlu Bina, Mağdur İstanbul

Kent suçu, eski bir tanım, ancak Türkiye’de yağmalamanın, talanın, tarihi dokuyu bozmanın adı olarak yeni yeni kullanılıyor. Biz de Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Başkanı Eyüp Muhcu’yla İstanbul’a karşı işlenen ve bir hayli kabarık olan suçları konuştuk... “Moda Sahili’ne Hançer, İmar Yağması Dev Corner Otel’e Hayır Platformu” sözcüsü

Cumhuriyet DERGİ
Suçlu Bina, Mağdur İstanbul

/P>

İstanbul’a karşı işlenen suçlar...

Özal hükümetlerinden sonra süreç oldukça farklılaştı. Kentsel sorunların çözülmesi yerine istismarına dayalı kararlarla kent suçları işleniyor. Bunun aracı olarak kullanılan imar afları, mevzi imar planları, turizm kararlarında olduğu gibi noktasal planlar, ayrıcalıklı yapılaşmalar bu dönemin özellikleri. Yerel yönetimlerle ilgili yasal değişiklikle planlama süreci bütün olmaktan uzaklaştı, ilçe ölçeğinde plan kararlarının alınması rant anlayışını egemen kıldı. Gökkafes, Park Otel, Maslak hattındaki yüksek yapılaşmalar bu dönemin ürünleri. 94’ten itibaren de el koyma yöntemiyle yeşil ve kamusal alanların yapılaştırılması hızlandı.

- Belediyeler artık sadece yeşil ve kamusal alanlara el koymakla kalmıyor, kentsel dönüşüm ve yenileme projeleriyle yerleşim alanlarını da kamulaştırıyor, kentin dokusunu bozuyor.

İstanbul’da yapılan ya da yapılması planlanan kentsel dönüşüm projelerinin rant değeri, 200 milyar doların üzerinde. Yani Türkiye’nin yıllık bütçesinin iki katı, İstanbul Belediyesi’nin iştirakleriyle birlikte 10 milyar dolarlık yıllık bütçesinin 20 katı. Dolayısıyla bu dönemde geçmişten farklı olarak sistemli şekilde kamu ve yeşil alanların, kent ortak donatı alanlarının yok edilmesine, küresel sermaye ve yerli ortaklarına pazarlanmasına tanık oluyoruz. Kartal ve Küçükçekmece Kentsel Dönüşüm Projeleri, Haydarpaşa, Galata ve Kazlıçeşme gibi yerlerdeki kentsel dönüşüm projeleri... Marmaray ve metronun dağıtım istasyonları ve transfer merkezlerinde yapılan ticari fonksiyonlu yapılaşmalar da kent suçu. Zincirlikuyu’daki İETT Garajı, Mecidiyeköy’deki likör fabrikası, Bomonti’deki Tekel fabrikası, Karayolları 17. Bölge hizmet alanı, Beşiktaş’taki Tekel deposu gibi kamu alanları da ayrıcalıklı imar hakları ile satıldı. Tarihi Yarımada’daki Sulukule, Fener, Balat, Süleymaniye, Sultanahmet ve çevresi gibi yerlerdeki kentsel yenileme girişimleri ise bu bölgenin dokusunu yok eden, kentin silüetini bozan, rant getirisi olan diğer projeler.

- Görülen o ki iktidarlar için hemen hemen her semt bir suç mahali. Kentliler bunun farkında mı?

Bu süreç katılımcı bir anlayışla gerçekleştirilmediği için en son kentlilerin haberi oluyor. Bilgi edinme kanununa dayalı başvurular bile yanıtlanmıyor. Kararlar kamu yöneticilerinin, politikacıların ya da yatırımcıların talebiyle ortaya çıkıyor. Deşifre edildiklerinde de özel yasa çıkarıyor, engellemek isteyen koruma kurullarının üyelerini değiştiriyor, hatta sivil toplum örgütlerinden taraftarlar bulmaya çalışıyorlar. Tarihsel ve doğal değerleri korumak için çaba harcayanlar, çağdaş teknolojiye, gelişmelere karşı olmakla suçlanıyorlar.

- Yine de pek çok mahallede Moda’daki gibi muhalif oluşumlar kurularak, eylemler yapılıyor.

Projelerle, mahalleliler birden varsıllaşacak, yaşam kaliteleri yükselecekmiş gibi yanıltıcı propagandalar yapıldığından, başlangıçta insanları bilgilendirmekte zorlanıyoruz. Ancak gerçek yüzleri gözükünce, örgütlenmeler başlıyor. Biz de teknik ve hukuki destek veriyoruz. Kadıköy, Haydarpaşa, Tarlabaşı, Maltepe Başıbüyük, Çeliktepe, Küçükçekmece, Kartal gibi yerlerin yenileme adı altında yağmalanmasına karşı mahalleli dernekleri oluşturuldu. Dava açma süreçlerinin kaçırıldığı mahallelerde, bizim açtığımız davalara müdahil oluyorlar.

- Peki, neden Corner Otel’e hayır demeliyiz?

Kadıköy sahilinin ve Moda’nın kendine özgü bir yapılaşma karakteri var, beş altı katlı, 12.50 yüksekliği geçmeyen bitişik ya da bahçe düzenli yapılar… Otelin de 18.50 metre yüksekliğini geçmemesi gerekiyordu, ancak Büyükşehir Belediyesi Planlama Müdürlüğü’nün olumsuz görüşüne rağmen, İmar Komisyonu’nun önerisi ve Belediye Meclisi’nin oybirliğiyle plan tadilatı yapıldı ve imar planları değiştirildi. Böylece bu imar suçu “yasal” hale getirildi; konut fonksiyonu otel fonksiyonuna dönüştürüldü; bina yüksekliği 50 metreye, bina kullanım alanı ise on katına çıkarıldı. Buna karşı bütün başvurularımız ret edilince 2005’te dava açtık, hâlâ da sürüyor. Betonarme yükselince bölge halkı da itirazlara başladı. Planı onaylayan kimi kamu yöneticileri de böyle devasa bir kütle olacağını bilmiyorduk, diyerek özür dilediler, ancak bu özür kabahatlerinden de büyük.

- Kendisine karşı suç işlenen tek kent İstanbul değil...

Kentsel dönüşüm projelerinin uygulandığı bütün kentlerde TOKİ ve belediyelerin şirketleri aracılığıyla suç işleniyor; ya bir kamusal alan yapılaşmaya açılıyor, ya da yeşil alan yok ediliyor. TOKİ yapılaşmalarının 4708 sayılı yapı denetimi yasasından muaf tutulduğundan, yapı güvenliği bilinmiyor. Kamu alanlarının özel şirketlere aktarılmasında TOKİ aracılık yapıyor. Yapılan ihaleler, ihale kanununa; planlama süreçleri planlama ilkelerine ve hukuka aykırı. TOKİ zengini tekeller oluşturulurken bu siyasi bir nitelik taşıyor, yeşil sermaye büyük ölçüde bu rantın üzerine oturuyor.

- Küresel sermaye kendine hizmet alanları açıyor, yeni küresel merkezler yaratmak için kentleri yağmalıyor. Başka hangi ülkelerin kentleri bu yağmalamayla karşı karşıya?

Özellikle sosyalist deneyimi yaşamış ülkeler bugün sistemli bir kent yağmasıyla karşı karşıya. Bu ülkeler geçmişte tarihi kent merkezlerini çok iyi korumuşlar. Örneğin Prag’da örnek restorasyonlar yapılmış. Bratislava, Budapeşte, Berlin gibi kültür mirası, tarihsel varlıkları ve doğası iyi korunmuş kentlerde şimdi küresel sermayenin sistemli müdahaleleri başladı, bazı markalar, oteller, zincirlerine yenilerini ekliyor. Avrupa kültür başkenti seçilen şehirlerde de bu yağma meşrulaştırılıyor. Küresel krizin yaygınlaştığı ve derinleştiği bu süreçte kamusal alanlara el koyarak elde etme anlayışı küresel ve ulusal şirketleri harekete geçiriyor. Tamamen AKP kontrolündeki İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti çalışmaları da İstanbul’un geleceği için tehdit.

TÜMÜNÜ GÖSTERSONRAKİ SAYFA HABERİN DEVAMI:   1  |   2  |   3  |   4
http://www.yapi.com.tr/haberler/suclu-bina-magdur-istanbul_64399.html

Read Comment Section
İlk Yorumu Siz Yapın
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!