Firmaların fuar stantlarını, mağaza ve showroom’larını tasarladığınızı belirttiniz, bu anlamda tasarımda ortak bir dil oluşturmak sizin için ne kadar önemli? Oldukça büyük bir öneme sahip... Bir firmanın binasının girişinden ofisine, ofisinden showroomuna, fuar alanındaki standına varana kadar tutarlı bir vizyona, kimliğe sahip olması gerekiyor.
Bu anlamda firma kimliği gerçekten çok önemli. Bir insan bir mekana girdiğinde o mekanı 3-5 saniye içinde algılıyor. Bu mekan güzeldir veya çirkindir; kurumsal ya da güçlüdür kararını söz konusu 3-5 saniye içinde veriyor. Bu nedenle tasarımın bütüncül olması ve ortak bir kimliğe sahip olması çok önemli.
On Mimarlık’tan üretim aşamasında destek alan firmaların sizi tercih etmesinde mimarlık temelli bir firma olmanız bir öncelik sağlıyor olabilir mi?
Kesinlikle, o çok büyük bir avantaj... Biz kendi tasarladığımız projelerde de başka arkadaşlarımız tasarlamış olduğu projelerde de en iyi olsun diye uğraşıyoruz. Firma olarak negatif bir yapımız yok. Meslektaşımızı kötülediğimizde kendimizi kötüleriz. İyi-kötü mimar diye bir olay yoktur. Mimarlık fakültesinden mezun olmak oldukça zordur ve mezun olan herkese de saygımız sonsuz.
Beğeni, zevk ve görsellik başka bir olaydır. Bir insan bir şeyi beğenebilir, beğenmeyebilir; ama bu, o mimarın kötü olduğu anlamına gelmez. Bu oldukça önemli bir konu, Türkiye’de böyle bir şey var; “O lambayı, ay hiç beğenmedim, ne biçim mimarmış”. Yok böyle bir şey. Gerçekten bu durumda maalesef… Onun teknik bilgisi, deneyimi, yaşadıkları, bunların hepsi hiçe sayılıyor. O yüzden benim gerçekten saygım sonsuz bütün mimarlar arkadaşlarıma. İnşallah, umut ediyoruz ileriki yıllarda biz mimarların, iç mimarların, tasarımcıların, endüstriyel tasarımcıların kıymet daha da bilinecek.
Son olarak, On Mimarlık’ı güçlü kılan şeyler nelerdir?
Önce güven. Bizim bir pazarlama birimimiz yok. Şu anda kurmaya başladık, ama şimdiye kadar hiç kurmadık. Kuruluşumuzdan itibaren hiçbir müşterinin kapısına gitmedik, sadece referansla iş yaptık. Bizim en büyük pazarlama birimimiz müşterilerimiz oldu, müşterilerimiz bizi birbirlerine önerdiler.
İşi gerçekleştiririz ve gerçekleştirirken de işimize severek ve heyecanla bakarız. O eser başka bir şeydir ve başka hiçbir mutluluk bu kadar güzel değildir. Biz müşterilerimizi mutlu ediyoruz ama kendimizi de mutlu etmiş oluyoruz. Bizim vizyonumuz önce güven üzerine kurulu. Bize bir müşterimiz güveniyorsa, biz o güven için ne gerekiyorsa yaparız zaten, çoğunlukla paraya bakmayız. Güveniyorsa maliyetine ya da bazen zarar ederek yaparız, yapacak bir şey yoktur çünkü onun bütçesi odur… İnsanlara da bir şeyin bütçesini anlatmak çok zor, ancak üretici olan biri bunu gerçekten anlayabilir. Bizim yüzde 10’larla iş yaptığımız zamanlar oldu ama bereketi oldu. Çünkü biz sadece çalışan insanlarız, işimizi sevgi ile yapan insanlarız, çoğu zaman işimize odaklı yaşadık. Öyle olunca bizim hiçbir lüksümüz yok işten başka…
|