Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi ÇED Danışma Kurulu Sekreteri Mücella Yapıcı
/FONT> O günlerde Marmaray Projesi de açıklandı. Biz de Mimarlar Odası’nda "Boğaz Geçişleri" adlı bir panel düzenledik. Panelde, Demiryollar Limanlar ve Hava Meydanları İnşaatı Genel Müdürlüğü (DLH) yetkilileri bizzat gelerek bize Marmaray Projesi’ni tanıttılar. Bize ilk tanıtılan Marmaray Projesi’ne –ki güzergah konusunda, özellikle Tarihi Yarımada istasyonları açısından çok ciddi endişelerimiz vardı- Haydarpaşa Garı dahil edilmişti. 5234 Sayılı Kanunu görünce dehşete kapıldık. Devlet Demiryolları’na (TCDD) plan yapma yetkisi tanıyan ve bu planları İmar Kanunu’nun 9. maddesine uymadan yapabilen (yani askıya çıkmayacak, itiraz olmayacak, belediyeler bunlara uyacak) tuhaf bir yasa... O sırada belediyede stratejik plan görüşmeleri oluyordu. Biz de ÇED Kurulu Başkanı Erdal Aktulga ile o toplantılara katıldık. Belediyenin bütün yetkililerinin de olduğu bir toplantıda, Haydarpaşa Projesi’ni ve 5234 Sayılı Kanunu sordum. Bana verilen cevap, "Hayır böyle bir şey yok; bunlar basının uydurması" oldu. İstanbul Metropoliten Planlama’nın (İMP) kuruluşunu da kuşkuyla karşıladık. Hüseyin Kaptan’ın başkanlığında, İstanbul’un 100 bin ölçekli çevre düzeni planı yapılmasına başlandı. Yine 3. köprü söylentileri ortalıkta dolaşıyordu. Hüseyin Kaptan’ı Oda’ya çağırıp sorduk; "Hayır" dedi. Derken biz el altından, Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası (BTS) ve Mimarlar Odası olarak bir platform oluşturmaya ve bu konuyla ilgilenmeye karar verdik. Böylece "Kent ve Çevre İçin Haydarpaşa Dayanışması"nı kurduk. Yetmişi aşkın örgüte haber verdik ve toplantılar yaptık. Bu arada Haydarpaşa’nın yaklaşık 5 milyon metrekare yapı alanı olan, kapalı bir turizm ticaret merkezine dönüştürülmek istendiğini öğrendik. Burayı bir nevi serbest bölge haline getiren, limanı da içine alan, açık alanları dahi kamuya kapatıp girişimcide bırakan korkunç bir plandı. Çalık Grubu şirketlerinden GAP İnşaat’ın hazırladığı bu plan kurula girerken biz de çok ciddi bir mücadeleye başladık. Birebir simülasyonunu da yaparak planı kamuoyuna afişe ettik. Bu arada ısmarlayanı bilinememekle birlikte, projenin çok önceden ısmarlandığını öğrendik. Belçika’da yaşayan bir meslektaşımız, Şefik Birkiye’nin bu projeyi son derece gizli yaptığını anladık. TCDD’nin başvurusu üzerine, DLH Marmaray Projesi’ni revize etti ve Haydarpaşa’yı proje dışında bıraktı. Böylece Haydarpaşa işlevsiz bırakılmış oldu. Ancak Koruma Kurulu çok önemli bir karar aldı ve bütün alanı tarihi ve kültürel sit alanı ilan etti. Üstelik Dünya Endüstriyel Miras Günü kutlanıyordu ve Haydarpaşa bugünün ana teması seçilmişti. TCDD’nin kurul kararını savunması gerekirken; bu kararın geri alınması için kurula defalarca baskı yapıldı. Altı ay kararın dağıtımı yapılmadı. Düşünsenize karar alınmış, dağıtımı yapılmıyor; dağıtımı yapılmadığı için Marmaray inşaatları devam ediyor. Sonuçta gelen tepkiler yüzünden proje tamamen değiştirildi. Yine GAP İnşaat tarafından hazırlanan ikinci projede Manhattan’dan vazgeçildi, ortaya bir Venedik versiyonu çıktı. Bu arada Drees & Sommer diye bir firma, bu işin proje organizatörlüğünü, bir nevi menajerliğini yapmaya soyundu. Gelip Haydarpaşa Garı’na yerleştiler. Haydarpaşa, sadece mimari ya da turistik değerleri açısından değil, statik açıdan da çok önemli bir binadır. Deprem dayanımı açısından belki de Türkiye’nin ilk hafif yapısıdır. İşte böyle önemli bir yapıda inanılmaz işlere girdiler. Drees & Sommer firmasına bir sürü paralar verildi. "Bu projeyi kamuoyuna nasıl kabul ettiririz?" diye acayip gizli toplantılar yapıldı. Sonunda bu adamlar da işi yapamayınca, paraları aldılar ve işlerine son verildi. Bu arada biz, altı ay kararın dağıtımı yapılmayınca, Haydarpaşa’da dört gün dört gece süren bir şenlik yaptık. Gerçekten çok görkemliydi. Kararın dağıtımının neden yapılmadığı konusunda bir soru önergesi hazırladık ve çok sayıda imza topladık. Şenliğin sonunda, İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek vasıtasıyla bütün bunları meclise gönderdik. Tabii meclise intikal edince kararın dağıtımı hemen yapıldı. Ancak o kadar rahatsız oldular ki, bu sefer de kurul kararına karşı dava açtılar. Yeni projeyle de inşaat alanını 2 milyon 200 bin metrekareye çıkardılar. Zaten Tayyip Erdoğan’ın esas amacı, bu projeye Haydarpaşa Lisesi’ni ve Selimiye Kışlası’nı da katmaktır. Amerika’dan geldiğinde ayağının tozuyla bunu söylemişti. |
