Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.
BÖLÜM SPONSORU

Mimarlık Eğitiminin 'Sonra'sı: Mesleki Gelişim Ne Kadar 'Sürekli'?




Yeni meslek yasası ve mimarlık mesleğinde okul sonrası eğitimden bahsederken, zorunlu koşulan mesleki pratikten daha önemli ve daha hayati olan noktayı, mimarların meslek yaşamları boyunca yaptıkları işler ve edindikleri bilgilerin, mesleki yetkinlikleri yanında değerlendirilmeye tabi tutulacak ve bunun sürekli olarak sorgulanmasına yol açacak olması oluşturuyor. Mimarlıkta sürekli bir öğrenim sürecinin belki de en büyük halkasını işte bu ‘Sürekli Mesleki Gelişim’(SMG) düzenlemeleri oluşturuyor.

Üniversitelerin katkısı ile sürdürülecek SMG’leri Bülend Tuna şöyle özetliyor. “Meslekte tecrübe artıyor, fakat bilgi eskiyor. Bu nedenle de mesleki bilginin güncellenmesi ve bu güncellemeye bağlı olarak meslek yetkisinin yenilenmesi gerekiyor. Yeni teknolojilerin, yeni malzemelerin tanıtılması, ya da mimarın kendini eksik hissettiği konularda bilgisinin tazelenmesi gerekiyor.” Mevcut SMGM etkinliklerinin ana başlıkları şunlardan oluşuyor: Kuram, Tasarım – Yapım, Çevre, Koruma – Yenileme, Hukuk, Yapı Esenliği, Proje İnşaat Yönetimi, Güvenlik ve Mimarlık, Yapı Denetimi, Yeni Hizmet Alanları, Kültürel Alanlar, Kişisel Gelişim Etkinlikleri. Bu 12 etkinlik alanlarının takibi Mimarlar Odası tarafından bir kredilendirme sistemi çerçevesinde yapılacak ve yılda toplam saat başı 1 kredi olmak üzere 15 kredilik bir kotanın doldurulması bekleniyor. Bu kredilendirme sistemi, etkinliğin türüne bağlı olarak saat veya gün bazlı genişletilebilecek. İstenirse, önceden irtibata geçilerek yurtdışında alınan eğitimlerin veya katılınan etkinliklerin de Mimarlar Odası tarafından sayılması mümkün. “Aslında mimarlarımızın yalnızca bir hafta sonlarını mesleki ilgilerini geliştirmeye ayırmalarını bekliyoruz” diyerek düzenlemeyi özetliyor Tuna.

Peki, akademik pratikler konusunda ne gibi düzenlemeler olacak? Mesleki gelişim, şüphesiz, yalnızca mimarlığın uygulama pratikleri için geçerli ve gerekli görülmemelidir. Mimarlar Odası’nın belirtilen ve öngörülen kural ve tanımlamalarından yola çıkarak, meslek odasının yalnızca ‘uygulamacı’ mimarları yetkinleştirme takibini yapacağı sonucunu çıkarmamak gerekiyor. Tuna, konuya ilişkin net konuşuyor. “Yalnızca proje yapanın değil, bizim projelerimizi denetleyecek mimarın da yetkinleşmesi gerekiyor. Ne yazık ki, kamu çalışanlarına verilen eğitim çok yetersiz kalıyor. Farklı formatlarda ve belki kamu finansmanı destekli olarak kamu alanında çalışan mimarların da mesleki gelişim kurslarına tabi tutulmaları gerekiyor.” Tüm bunları sağlayabilmek için ilk yapılması gereken Anayasa’daki kamu çalışanlarının oda üyeliğinden muafiyetine ilişkin maddenin değişmesi, aynı zamanda da kamuda çalışan teknik elemanların sicillerinin meslek sicili olarak odalar tarafından tutulmaya başlaması.

Mimarlık: Yoksa Hayat Boyu Bir ‘Zorunlu Eğitim’ mi?

Mimarların meslek içi fakat mesai dışı öğrenim etkinlikleri konusunda bu denli titiz davranılırken, mesleki pratiklerini yürütme yoğunlukları ve niteliklerinin de bir etmen olması gerektiği aşikâr. Nitekim Mimarlar Odası tarafından henüz hazırlık aşamasında olan bu kredi sisteminde etkinliğin kelime anlamını dolduracak ayrıntılandırmalar mevcut. Mimarların katıldıkları yarışmalar -katılımcı veya jüri üyesi olarak-, odaya üye olunan yıl miktarı ve bilimsel araştırmalar da bu sistem kapsamında puanlandırılarak mesleki gelişimin takip parametreleri arasında yerlerini alıyor. Buna bağlı olarak, yeni tecrübe/bilgi kıyasında rekabetin adil olması için mesleki pratikte geçirilen süre de önem kazanıyor. Etkinlik değerlendirmesine tabi tutulacak halihazırda odaya kayıtlı mimarlar için oluşturulan sınıflandırmaya göre, mesleki hayatına 1977 ve öncesinde başlamış olan mimarlar bu yeni yaptırımlardan muaf tutulacaklar. 1977-1987 yılları arasında mesleğe adım atmış olanlar yalnızca 15 krediyi doldurmakla sorumlu olacaklar. Bu sınıflandırmaya rağmen 1987’den 2006’ya kadar mezun olan mimarların tecrübe ve iş farkını ortaya koyan bir değerlendirme sistematiği henüz yok. Aynı zamanda, değişen dünya ile birlikte elzem olarak görülen zorunlu derslerin herkes için gerekliliği ortadayken ve bazı mimarlarımızın ‘yeni’ ve ‘elzem’ olandan muaf tutulabilmeleri tartışmalı. Bu ayrımın bir tür vefa borcu olarak yapıldığını düşünmek zor olmasa da, bu yeni sistemoturtulduktan sonra daha incelikli bir klasifikasyon yapılabilir.

Mesleki Gelişimin Teşviki ve Yeterliliği Üzerine

‘Sürekli Mesleki Gelişim’ adına yürütülecek olan denetlemelerin dışında, konunun yan mekanizmalarla teşviki de söz konusu olacak. Ücretli çalışanların patronlarını veya patronların çalışanlarını bu yolla gözden geçirmeleri gerekecek. Çünkü bir büro sahibinin mesleki yeterliliği çalışanları için referans oluştururken, büro sahibinin de mevcut bir ihalede şansını yüksek tutması, sahip olduğu kadronun yetkinliğine bağlı olarak değişebilecek. Dolayısıyla Mimarlar Odası tarafından beklenen, mimarlık alanında işverenlerin de çalışanlarını bu mesleki gelişim konusunda teşvik etmeleri.

SMG’lerin programda çok işler gözükmekle beraber uygulamada ciddi anlamda eleştiriye maruz bırakılması gereken yanı, şüphesiz, mesleki gelişim denen mecranın uçsuz bucaksızlığı karşısında nasıl olup da sübjektif veya yükselen bir takım trendlere bağlı olmayan bir sınıflandırma ve matematiksel değerlendirme yapılacağı. Konuya ilişkin olarak Mimarlar Odası Sürekli Mesleki Gelişim Merkezi Genel Sekreteri Süleyman Mazlum şu bilgileri aktarıyor: “Bienal’e katılmak, yurtdışı gezilerinde bulunmak elbette insanın kişisel gelişimine katkı sağlar. Biz de bunları tartışıyoruz, neyi kapsama alıp, neyi dışında bırakacağımızın kararını vermemiz gerekiyor. Ne var ki bu çok ucu açık bir konu. Tiyatro veya sinemaya gitmek de elbet kişisel gelişime katkı sağlar, fakat biz bunların kaydını tutamayız. Tutabilmemiz için bu tür etkinliklerin disiplinli ve organizasyonlu gerçekleştirilmesi gerekiyor. Şu an sistemimiz buna hazır olmasa da, ileride odaların düzenlediği bir organizasyonla İstanbul Bienali’ne yapılan bir günlük bir geziye veya bir mimarlık filmleri festivaline grup olarak katılımı işlemek ve kişisel gelişim kredisi olarak sisteme geçirmeyi istiyoruz.”

Unutulmamalı ki, kişinin mesleki gelişiminde okuduğu kitapların mı, takip ettiği konferansların mı yoksa katıldığı bir yeni yapı malzemesi tanıtımının mı daha fazla önem kazanacağı, mimarın mesleğe ve projelerine yaklaşımıyla değişkenlik gösterir. Bunun ötesinde SMG’lerin öngördüğü eğitim saatlerinin mimarın mesleki kapasitesi ve yeteneği bağlamında elbette farklılık gösteremeyecek olması, verilen bilgilerin gerçekten doğru yere ulaşıp ulaşmayacağı konusunda akılları karıştırıyor. Bu, ulusal boyutta bir tartışma olmasa da, böylesi bir kişisel gelişimin kolaylıkla denetlenemeyecek kadar karmaşık olduğu sonucuna çıkarır.


http://www.yapi.com.tr/haberler/mimarlik-egitiminin-sonrasi-mesleki-gelisim-ne-kadar-surekli_95714.html

Read Comment Section
İlk Yorumu Siz Yapın
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!