"Bu yıl büyümeye hem iç talep hem de dış talep olumlu yönde katkı verecektir. Geçen yıl sonundan itibaren düşmeye başlayan kredi maliyetlerinin ve ertelenen yatırım ve tüketim talebinin iç talebe nisan ayı itibariyle yansıması görülmeye başlamıştır. Ana mal grupları itibariyle baktığımızda tüketim malı ve ara malın üretimindeki artış da ekonominin canlanmaya başladığını teyit etmektedir".
Ergün, Türkiye'nin beklentiler doğrultusunda büyüdüğünün altını çizerek, Türkiye’nin kendine güvenen tavrının ve 'ayakları yere basan' ekonomi politikalarının tüm dünyadaki yatırımcıların dikkatini çektiğini vurguladı. Hem yatırımcıların Türkiye’ye olan ilgisinin hem de uluslararası derecelendirme kuruluşlarının arka arkaya gelen not artışlarının 'popülist yaklaşımlardan uzak' olan politikaların ve yıllardır sağlanan siyasi istikrar sayesinde gerçekleştiğini ifade etti.
Uluslararası piyasaların hala durgunluktan kurtulamadığı bu dönemde sanayi üretimindeki artışın, ciddi bir başarı olduğunu belirten Ergün, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Fakat daha da önemlisi mevcut performansımız, dünyada kötü giden işler durulmaya başladığı zaman, Türkiye’nin ne kadar hızlı yol alacağının göstergesidir. Ekonomik, siyasi ve sosyal istikrarı koruduğumuz sürece, başarılarımız devam edecektir. Türkiye 2023 hedeflerine kilitlenmiştir. Nitekim bu doğrultuda sanayimizi daha çok yüksek katma değerli ürünler üretecek şekilde teşvik mekanizmalarını getirdik.
Ayrıca, her geçen gün Ar-Ge’ye, inovasyona, tasarıma, girişimciliğe desteğimizi artırıyoruz. Bilimin sanayi ile buluşması ve sanayideki katma değerin artması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Biliyoruz ki uzun dönemde Türkiye’nin rekabetçiliği Ar-Ge’den, yüksek katma değerden geçmektedir. Türkiye de ekonomisiyle, bilim ve teknolojide yakaladığı ivmeyle, sosyal istikrarıyla, her geçen gün güçlenen demokrasisiyle, kısaca her yönüyle geleceğin dünyasına hazırdır".
|