Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği'nin
(MÜSİAD) hazırladığı 'Küresel Rekabet için Ar-Ge ve İnovasyon
Raporu', MÜSİAD'ın genel merkezinde açıklandı. Raporun araştırma
kısmında 1 çalıştay, 4 odak grup toplantısı, 2 panel ve 50'ye yakın mülakatta,
kamunun gücü, mevzuat, altyapı, sosyal ve kültürel faktörler, fonlama ve
finanslama, teknoparklar gibi konular ele alındı. Türkiye'nin rekabetçi
üstünlüğüne katkı sağlayan, bütünlüklü, paydaş beklentilerini hesaba katan,
bilimsel, uygulanabilir bir yaklaşım hedefiyle hazırlanan raporda, çeşitliliğin
arttığı, rekabetin kızıştığı ve sınırların ortadan kalktığı piyasa koşullarında
sürdürülebilir üretimin temel kaynak noktasının Ar-Ge olduğu belirtildi.
Raporda, yeniliğin, yeni ürün ihtiyacının yanı
sıra hammadde temini, lojistik, pazarlama ve diğer işletme fonksiyonlarında da
ortaya çıktığı ifade edilerek, kriz ortamlarında
'yenilikçilik'i bir kaldıraç olarak kullanan ülkeler ve
işletmelerin üretim ve gelirlerinin arttığı bildirildi. KOBİ'lerin esneklik,
çeviklik, piyasa koşullarına ayak uydurabilme ve çözüm üretme özellikleri
bakımından büyük işletmelere göre daha avantajlı olduğu aktarılan raporda,
şunlar kaydedildi:
''Türkiye'nin bütüncül bir yaklaşımla inovasyona dayalı yeni bir rekabetçilik
anlayışını benimsemesi ve vakit kaybetmeden etkin bir eylem planını uygulamaya
başlaması zorunludur. Türkiye nüfusunun 3'te biri 18 yaşın altında bulunuyor.
Türkiye'deki yerleşim bölgelerinin yüzde 90'ı ciddi deprem riskiyle karşı
karşıyadır. Ülke olarak ürettiğimizden daha çok tüketiyoruz. Dış ticaret
açığımızın yüzde 40'ı enerji ihtiyacından kaynaklanıyor. Enerji yoğun sektörler
sanayimizi oluşturuyor. Türkiye mutlaka kendi önceliklerine göre Ar-Ge ve
inovasyon stratejilerini belirlemek zorundadır.''
''İyi yönetişim, esaslı bir yenilenme teşvik edilmeli''
Raporda, şu görüşlere yer verildi:
''Türkiye'nin ekonomik kalkınma modelinin, gözden geçirilmesi ve rekabet
temelli bir kalkınma anlayışının benimsenmesi gereklidir. Ar-Ge ve inovasyon
sistemimimizin merkezinde 'yetenek' ve 'girişimcilik' olmalıdır. Devlet dahil
tüm ekosistem yeteneği ödüllendirmeli ve girişimi desteklenmelidir. Sadece temel
araştırma veya icat değil, ticarileşme sürecinin desteklendiği bir ekosistem ile
fikirden kazanca giden yol kurgusu yapılmalıdır.
'Yenilikçi taklit' dahil teknoloji transferini hızlandıracak tüm enstrümanlar
inovasyon sisteminin kaldıracı olarak kullanılmalıdır. Ülkemizin yerli yabancı
teknoloji geliştiren herkes için cazip hale getirilmesi için gerekli
düzenlemeler yapılmalı ve altyapısı güçlendirilmelidir. Türkiye 'kaybeden ata'
oynamaktan vazgeçmeli ve en iyileri desteklemelidir. Kamu yönetiminden kamu
işletmeciliğine geçilmelidir. Kamu, yol gösterici, kolaylaştırıcı ve
destekleyici olmalıdır. İyi yönetişim, esaslı bir yenilenme teşvik edilmelidir.
Doğru zamanda, doğru teknolojilere odaklanmalı ve kaynakların verimli
kullanılması hedeflenmelidir. Gelecek için bilim, sanat ve eğitime yatırım
yapılmalıdır. İnovasyon ve girişimcilik konuları müfredata eklenmelidir.''
Kamu ile özel
sektör işbirliğinin önerildiği raporda, Türkiye'nin rekabetçi öncelik alanları
ve bu alanlara göre, odaklı-güdümlü, Ar-Ge projelerinin belirlenmesi gerektiği
kaydedildi.
MÜSİAD Genel Başkanı Vardan: MÜSİAD'ın yaptığı en önemli raporlardan
biri
Toplantıda konuşan MÜSİAD Genel Başkanı Ömer Cihad Vardan,
Türkiye adına önemli olduğunu inandıkları bir çalışmayı kamuoyu ile
paylaştıklarını belirterek, geçen 10 yılda Türkiye'nin önemli mesafeler
kaydettiğini söyledi. Vardan, Türkiye'de kişi başına düşen milli gelirin 10
bin dolarlara ulaştığını ifade ederek, şöyle devam etti:
''Bundan sonrası için 500 milyar dolar ihracat
yapan, kişi başına 25 bin dolar milli geliri olan bir ülke hedefliyoruz. '25 bin
dolarlara nasıl ulaşırız' diye düşündüğümüzde, yüksek katma değerli üretim
yapabilmekten, teknoloji üretip satabilmekten ve Ar-Ge'ye önem vermekten
geçiyor. Ülke olarak Ar-Ge'ye ve inovasyon faaliyetlerine hükümetin önemli bir
destek verdiğini görüyoruz. Bunların ürüne dönüşmesinde sıkıntı yaşandığını
gördük. Bu çalışmada bunların cevabını bulmaya çalıştık. Çalışma, bizce
MÜSİAD'ın yaptığı en önemli raporlardan biridir. Bunu sadece kendi
düşüncelerimizle yazmadık. Derin düşünceleri olan insanlardan fikirler aldık. Bu
raporun kamuoyuna hayırlı olmasını diliyoruz.''
Vardan, ''Türkiye olarak hedeflerimizde kişi başına düşen milli gelirin 10
bin dolardan 25 bin dolara ulaşmak istiyorsak, 500 milyar dolarlık ihracat
yaparken 'bize de bir şeyler kalsın' diyorsak araştırmalı, geliştirmeli,
birbirinden farklı ürünler ortaya çıkarmalı ve farklılaşmazsak da başkalarının
bizim pazarımızda mal satacağını ve zaman içinde tedavülden kalkacağımızı
unutmamamız lazım'' diye konuştu. MÜSİAD Bilim
ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Nazım Özdemir de Türkiye'nin
2023'te 10. büyük ekonomi olabilmesi için yüksek teknoloji ile stratejik
gelişmeye ihtiyaç duyduğunu belirterek, ''Stratejik dönüşüm için öneride
bulunduk. Türkiye, 10 yılda milli gelirini 3'e katladı. Türkiye'de var olan
kaynakları kullandığında bu başarı elde edilebildi. Bundan sonra başarı elde
etmenin biraz daha farklı olacağını düşünüyorum. Bunun temelinde Ar-Ge ve
inovasyonun olduğunu görüyoruz'' diye konuştu. Özdemir, son 10 yılda BRIC
ülkelerinin, ciddi anlamda Ar-Ge ve inovasyona önem verdiğinin görüldüğünü
belirterek, Türkiye'nin de ne yapması gerektiğinin farkında olduğunu kaydetti.
Prof. Dr.
Kasımoğlu: Rapor çok, ama sonuç yok
Raporun tanıtımını yapan Prof. Dr. Murat Kasımoğlu,
inovasyon ve yenilikle ilgili birçok raporun bulunduğunu, ancak istenilen
sonuçların ortaya konulamadığını belirterek, dünyadaki temel felsefenin
rekabetçilik ve verimlilik üzerine kurulu olduğunu ve bu raporda yeni kalkınma
paradigması kurduklarını kaydetti. Kasımoğlu, Türkiye'nin 2023 vizyonu
çerçevesinde potansiyele yönelik engellerin neler olduğunu araştırdıklarını
ifade ederek, Türkiye'de önemli mesafelerin kaydedildiğini, kendisiyle rekabet
eden değil birinci ligteki ülkelerle rekabet eden bir ülke olduğunu söyledi.
Türkiye'de, gayri safi milli hasılası 1000 dolar ile 25 bin dolar arasında olan
şehirlerin bulunduğunu anlatan Kasımoğlu, şunları aktardı:
''Türkiye içinde hem Nijerya hem İsviçre olan
bir ülke, yani 1000 dolar gayrisafi milli hasılası olan ilimiz de 25 bin dolar
gayrisafi milli hasılası olan ilimiz de var. Şu anda bu yapının homojen bir hal
almasının yolları ele alınıyor. Türkiye, 500 milyar hedefiyle yola çıkan bir
ülkedir. Sorunların, Ar-Ge ve inovasyon odaklı olarak nasıl çözüleceğine baktık.
Türkiye'nin önündeki problemleri aşmasını arzu ediyorsak, Ar-Ge ve inovasyonu
geliştirmek için yetenek ve girişimciliği öne çıkartan bir ana aks tercih
etmemiz gerekiyor. Türkiye'de girişimciliğin
geliştirilmesi için kamu, üniversitelerin, STK'ların girişimcilik odaklı
tasarımlandırılması gerekiyor. Türkiye'de hem makro hem de endüstriyel düzeyde
fikirden kazanca gidecek bir yaklaşım belirlenmesi gerekiyor. Türkiye dünya
ülkesi vizyonuyla strateji geliştiriyor. Uluslararası alanda sistem dizayn
etmemiz gerekiyor. Türkiye'nin ihracatını destekleyen etkin ve kısa metotlar
geliştirmemiz lazım.''
Türkiye, küresel alanda rekabetçi alanlara yönelik odak projeleri
desteklemeli
Kasımoğlu, Türkiye'nin küresel alanda rekabetçi alanlara yönelik odak
projeleri desteklemesi gerektiğini belirterek, ''Yenilikçi taklitçilik'
Türkiye'de desteklenmesi gereken bir alandır. Kurumlarımızda, yenilikçi
taklitçiliğin desteklenmesi gerekir. Teknoloji transferi odaklı yatırım
politikası belirlenmelidir. Teşvik mekanizmansının, teknoloji yatırım fonunun
geliştirmesi gerekir. Yeni kurulan firmaların desteklenmesi, araştırmacı
mühendislerin transferi çok önemli'' diye konuştu. Gelişmekte olan üst düzey
yetenekleri güdümlü alanlarda kazandırmanın Türkiye açısından önemli olduğu
ifade eden Kasımoğlu, Türkiye ekonomisinin, cazibesini artırması ve bu bağlamda
girişimciyi ve iş adamını esas alan süreçlerin tasarımlanmasının gerektiğini
söyledi. Ekosistemlerin kurulmasının Ar-Ge ve
inovasyonda önem taşıdığını anlatan Kasımoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Kamu özel ortaklığıyla dizayn edilmesinin
önemli olduğunu görüyoruz. Türkiye'de Ar-Ge projelerinin yatırımlarına yönelik
teşvikler desteklenmeli. 'Kaybeden ata' oynamama stratejisi önemli, 'kazanan
ata' oynamak gerekiyor. Kamu işbirliğiyle sürecin kolaylaştırması desteklenmeli.
Teşvik mekanizmalarının yine bu anlayışla geliştirilmesi önem taşıyor. Bugün
gelişim ve değişim dalgalarının yakalanması önem taşıyor. Günümüzde, enerji
dalgasıyla karşı karşıyayız. Türkiye'nin bu dalgayı yakalaması lazım.
Türkiye'nin doğru ekonomi ile gelişmesini istiyorsak, pazar odaklı stratejilere
yönelmemiz lazım. Türkiye'de Ar-Ge ve inovasyon süreci ile ilgili olarak,
TÜBİTAK'a yönelik aşırı yükün ilgili kurumlarca paylaşılması lazım.
Üniversiteler tarafından beslenilmesi önemlidir ve verimlilik sağlayacaktır.
Türkiye'de bilim kültürünü geliştirmek zorundayız.''
|