Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.

"Borusan Neşe Fabrikası" Yarışması Kolokyum Notları

Borusan tarafından düzenlenen 'Organize Sanayi Bölgeleri'nde Kreş ve Gündüz Bakımevi Ulusal Mimari Proje Yarışması'nın kolokyum Yapı-Endüstri Merkezi’nde (YEM) yapıldı. Kolokyumda yapılan tartışmaların tam metnini sizlerle paylaşıyoruz.

yapi.com.tr

Yarışma Sonuçları

"Borusan Neşe Fabrikası" Yarışması Kolokyum Notları "Borusan Neşe Fabrikası" Yarışması Kolokyum Notları

 
M.U: Bu yarışma iki nedenle bir ilk; birincisi kreş olması, ikincisi de model tasarım olması. Model tasarımı olması konusunun belirsizliği yarışmada hissediliyor. Vurgusu çok yüksek. Neredeyse açılışı bununla yapıyor şartname. Şartname şunu diyor; “Bir model tasarım geliştirilecek ve bu model tasarımın Adıyaman’daki uygulamasına bakılacak, bu uygulamanın ikna ediciliği diğer 10 alım için tasarımın meşruiyetini sağlayacak. Yarışma geneline baktığımızda bununla ilgili sıkıntılı bir süreç var. Senin de bu konuyla ilgili tespitlerin doğru. Düşünme reflekslerimizle ilgili alışkanlıklarımız terk edilmemiş gibi görünüyor. Bir model üzerine değil de Adıyaman üzerine oluşturulmuş yere dayalı bir tasarım düşüncesi üzerine ya da bir tip proje araştırması… Bir projeyi başka bir alana nasıl uyarlarız? Model konusu çok kritik bir konu. Bir bünyenin farklı bir alan için nasıl dönüştürüleceği üzerine olan kurgusu, yaptığımız pratikler üzerine düşünce sistematiğimizi geri çalıştırarak gerçekleşmesi gereken bir süreçti. Çünkü bu bizim için de yeni bir deneyim. Bu yeni deneyim aynı zamanda bir fırsat. Mimarlık ortamının kendi düşünce alışkanlıklarını ve sistematiğini geliştirmesi için bir olanak. Örneğin bir model tasarıma çok basit baktığınızda önce bir kalıbı yani negatif bir şeyi oluşturursunuz. Pozitif olarak dolduracak. Daha sonrasında ortam ile olan ilişkisini gözden geçirirsiniz. Tasarımların tamamı baştan oluşturulmuş pozitif sonuçlar. Hepsi sonuç almış. Sonuç aldıktan sonra geri dönüp yeniden onun olabilirliği üzerine fikirler üretilmeye başlanmış. Bu eleştirilecek bir durum; ancak durum buysa bunun üzerinden düşünmek zorunda kaldık. Kritik bir şey karşımıza çıktığında, o karşılaşma üzerine bu belirleyiciliği merkeze alarak bunun üzerine düşünmek zorundasınız. Yarışmanın kendi kapsamına, içeriğine bağlı kalmanın hangi tasarım üzerinden olduğu üzerine bir bağlayıcılıkla başlıyorsunuz. Birinci bu açılımı yapan bir tasarım. Kreş olması kadar bu durum da var. Kreş olması bir sonuç. Model olması ise bir süreç. Ortada süreç yokken sonuçlar üzerine jüri bir değerlendirme yapamazdı. Bu tartışılması gereken çok önemli bir konu.

S.O: Şartnameden itibaren çok katmanlı bir sorundu. Kreş, tekrar edebilecek bir tasarım, farklı iklimlerde ve farklı büyüklüklerde tekrar edecek. Çok katmanlı bir sorun olduğu belli. Jüri içerisinde de herkes farklı farklı yaklaştı. Örneğin ben Murat Abi’nin bahsettiği konudan tümüyle uzağım. Model düşüncesinde, tekrar eden şeyin doğrudan doğruya çok sorun çıkarmadan tekrar edilip edilemeyeceğine bakarım. Bütün kurgunun belirli bir model düşüncesinden gelip gelmediğine bakmam. Bu da şartnameye uygun bir bakış. Ancak benim verdiğim ağırlık farklıdır. Örneğin ben; bir çocuk, gelişimi içerisinde hemen hemen bütün hayatı boyunca belirleyici olacak mekân algısını 0-6 yaş aralığında kurduğu için, bu algıya katkı yapmasına bakarım. Böyle bir tekrar üzerine dayalı mimari bir model düşüncesini, biz mimarlar arasında kalacak bir şey olduğundan, çok da fazla önemsemem. Bu süreçte de bu şekilde davrandım. Herkes bu konuda farklı düşünüyor. Sadece bu konuda değil; şartnamede belli bir ağırlık verilmeksizin sürdürülebilirlik, çocukların mekânsal ihtiyaçları, güvenlik gibi sıralanan bütün kriterler için herkes farklı bir kombinasyonlar ve farklı ağırlıklar içerisinde görüştü. Ama bunların hangisinin önemli olduğu da uzan uzadıya tartışıldı; herkes de mutabık değildir.

Z. A: Kişisel görüşümü söylemem gerekirse eğitim yapılarında tipleştirmeden yana değilim. Sergiyi dolaştığımda yere özgü çözümlerin ağırlıkta olduğuna tanık oldum. Başka yere uygulanması konusunda çocuk mekânlarının gereksinimlerini karşılayacak mekânsal çözümler yer yer karşılık bulsa da ağırlıklı olarak yere özgü çözümler vardı. Sinan’dan sonra Ömer’de bu konuda bir şeyler söyleyecek

Ö.S.B: Yarışmada özellikle şartname üretim sürecinde tanımladığımız problemin oldukça çetin bir problem olduğunun farkındaydık. Bu çok da normal bir problem değil. Birçok yarışmada tanımlanan problemler; daha sonra yarışmacıların tasarımcıların bu problemlere belirli ağırlıklar vererek ürettikleri çözümlere göre onların seçimleri üzerinden şekilleniyor. Ama bu proje üzerinde bu durum biraz daha kontrastları olan bir durumdu. Tasarımcılardan çocuk ve onun dünyasına yönelik bir yapı yapmaları isteniyordu. Bunu endüstriyel bir alanda yapmaları isteniyordu ve bunun bir model olarak başka yerlere adapte edilmesi isteniyordu. Aynı zamanda yerle de orantılı bir ilişki kurması bekleniyordu. Bunların hepsinin bir arada mükemmel olarak bulunmasının imkânsız olduğunu hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla yarışma kapsamında üretilen projelerin bu maddelerden bazılarını önceleyerek bazılarıyla da ilgili daha muğlak durumlar oluşturarak üretildikleri de kesin. Sergiyi gezdiğimiz zaman projeleri aşağı yukarı dört beş kanaldan kolaylıkla okuyabiliriz. Ama galiba bunlardan en zoru model üretmek ile ilgiliydi. Bunun ne kadar hakkıyla yapılabilir bir şey olduğu konusunda hala birtakım kaygılarım var. Bu kaygılar şöyle; tasarımda en kritik nokta üretilecek yapının, bizim algıladığımız dünyadaki bir yapının, insanla kuracağı ilişkinin ötesinde çocuk ve onun oyun dünyası ile onun zihnindeki dünya ile ilişki kurmasıydı. Tasarımın en çetin sorunu bence buydu. Çünkü biz yetişkinlerin paradigması daha farklı çalışıyor. Sergiyi gezip baktığınızda çok fazla yetişkin dünyasına ait yapı ve mekân kurguları gözlemliyorsunuz. Bunu bir çeşit ezber durumu, bir yapı yapma refleksi olarak algılıyorum. Bu tip yaklaşımlar jüride ilerleyen safhalarda daha çok yadırgandı. Ezber üzerinden öğrenilmiş bir durumu tekrarlayarak herhangi bir yapı yapma refleksi çocukla ilişki kuran ve çocuğu mekânla bütünleştiren ve onun oyun dünyasına hitap eden bir tasarımdan belki bilerek belki de bilmeyerek uzak durma halinin negatif yönde etkilediğini söyleyebilirim. Boğaçhan’ın söylediğine katılıyorum, çok çetrefilli ve zor bir problemdi. Dolayısıyla tüm bu parametreler üzerinden jürideki herkesin zihnindeki ağırlık noktasını bulup tartışmalarla bir sonuca ulaşıldı. Birçok yarışmada da olduğu gibi…

B.C.A: Ben de kısaca bir ekleme yapmak istiyorum. Jüri üyeleri arasında konuya farklı yaklaşımlar oldu ve çok uzun süren tartışmalar da yaşandı. Bunun bir zenginlik olduğu görüşündeyim. Jüri her konuda hemfikir olarak bir önyargı ile projelere yaklaşmadı. Bu da çıkan sonuçların değerlendirilme sürecinde zengin bir bakış açısının geri dönüşünün olduğunu gösterdiğini düşünüyorum. Uygulanabilir bir modelin geliştirilmesinde, modelin bir tip projeye dönüşmesi kaygısının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Ben değerlendirmemi bunun üzerinden, projenin tip projeleşmemesi üzerinden yaptım.

H.Ö: Proje bir taraftan tip proje olmayacak, bir taraftan bu karmaşık konuların arasında bir model oluşturacağız. Sonra bu kavramsal modeli bir alana uyarlayacağız. Bu durum Boğaçhan Bey’in bahsettiği gibi, acaba yarışma tek aşamalı değil de iki aşamalı bir yarışma olabilir miydi sorusunu çağrıştırıyor hemen. Biz bu soruyu kendi içimizde tartışmıştık. Evvela bir model oluşturup ikinci aşamada bu modeli alana uyarlama konusunda geliştirici bir model yakalayabilir miyiz diye düşündük. Maalesef bu olanağı bulamadık. Hem Borusan hem de ilgili bakanlıklarımız projeyi hemen hayata geçirmek istiyorlar. Hatta bana jüri başkanı olarak sordukları şey; “19 Mayısta temel atabilir miyiz hocam?” oldu. 19 Mayıs bu haftasonu biliyorsunuz. Hepinizin Gençlik Bayramını şimdiden kutluyorum. Böyle bir olanağı yakalayamadık. Süremiz yoktu. Olabilseydi çok iyi olurdu Boğaçhan Bey. Ancak ikisini bir araya getirip tipleştirmeden, olabildiğince esnek, az önce Selçuk’un da söylediği gibi çocuk ve oyun temalı bir tasarım ortaya koymak gerekiyor. Burada kimlikli mimari bir yapı mı bekliyoruz? Çocuk gözüyle bakma, mimar gözüyle bakma, bizler gözüyle bakma birbirinden çok farklı. Algılar da çok farklı. Bu mekânları hem kavramsal hem de bağlamsal anlamda yalın bir biçimde nasıl yorumluyor meslektaşlarımız? Bu soruların cevaplarını aradık. Az önce Burçin Hoca’nın da söylediği gibi jüri üyelerimizin de yapısına bakarsanız çok değişik yapılardayız. Farklı görüşlerimiz var. Fakat hiçbir arkadaşımın önyargısının olmaması beni sevindirdi.  Daima her seferinde tekrar tekrar tartışarak kendi benimsediklerimize rağmen bazı konuları ortak aklı yakalamaya çalıştık. Çok uzun tartışmalar sürdürdük bu projeler bağlamında. Bunun da mutluluğunu ve keyfini yaşıyorum. Dilerim ki bu nitelikteki bir çalışmayı başka jürilerde de sürdürürüz.

TÜMÜNÜ GÖSTERSONRAKİ SAYFA HABERİN DEVAMI:   1  |   2  |   3  |   4  |   5  |   6  |   7  |   8  |   9  |   10  |   11
http://www.yapi.com.tr/yarismalar/borusan-nese-fabrikasi-yarismasi-kolokyum-notlari_108968.html

Read Comment Section
İlk Yorumu Siz Yapın
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!