Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.
BÖLÜM SPONSORU

Son Yıllarda “YAPI”da Yayımlanmış İstanbul Yapıları Üzerine Bir Yorum / Yeni Kozmopolit Ortam mı?




/P>

Ticaretin ettikleri her zaman aynı değildir. Tarihte sanat ve kültürün bu alışverişlerle geliştiği de olmuştur. Ortaçağın en büyük başkaldırısı Rönesans da, uluslararası ticaretin eseridir. Floransa’nın elbette Dünyadan ve tarihten öğrendiği pek çok şey vardır. Fakat görkemli kültürel ortamın başarısını, kimliğini hepimiz biliyoruz...
Ayrıca 19. yüzyıl Avrupası’nın, sömürgeleri ve onlarla ticaretlerinin sağladığı zenginlikle yeni çağı hazırladığı da bir gerçek olmalı. Avrupa’nın belki her ülkesi 20. yüzyıl için kendi düşünsel ve biçimsel söylemini ortaya koydu... Bugün bizim bir bölümümüz yeşil kuşakta, diğer bölümümüz Avrupa ortamında erimek ister. İstanbul tarihinin yaşamakta olan başlıca iki simgesel kentinden birinin, özgün ve şiirsel, soylu Süleymaniye çevresi; diğerinin, Batının düşük düzeyli çeşitli kopyalarından oluşmuş bir başka çevre olarak düşünürüm. Birçok aydınımız kozmopolit ortama hayranlıklarını anlatıyor, kimse Süleymaniye’den söz etmiyor. Sanıyorum bu seçimlerde, örneğin Pavarotti’nin söylediği Napoliten’leri, De Sica’nın yeni realist filmlerinin koşullanmasının etkileri olabilir. Yani işin özü ortaya getirilmiyor.

Biliyoruz ki, Osmanlılar, Dünya uygarlık sürecinden koptuklarını anladıklarında, aramızda belki ikiyüz yıllık bir açık vardı... Onlar da bu kültürel ve teknolojik açığın kısa zamanda kapanmayacağını anlamış ve işe gündemdeki uygar dünyayı taklit ederek başlamıştır. Sevgili Atatürk ve arkadaşları da bunu görüyor, sanırım daha bilinçli olarak, taklitle başlanan bu sürecin, ancak eğitimle özgünlüğe kavuşabileceğini düşünüyorlardı... Fakat 1920’lerde başlayan eğitim seferberliğinin, önceliği, 1950’lerde ekonomiye bıraktırılmıştır. Ekonomi ise kısa vadede özgünlük değil, uygunluğu yeterli buluyordu.

Okullarımız düşünen yani arayan değil, bilgi ezberlemiş yineleyen insan yetiştirdi ve bunu sürdürüyor... Artık kimliğimizi bu yaklaşıma teslim etmiş bulunuyoruz. Kuramcılarımız okuyarak, uygulayıcılarımız görerek ezberliyor. Düşünmekten, hata yapmaktan korkuyoruz, yani kendimize güvenemiyoruz.

Bilgi kapsamına gelince bu güncel sorunlarla sınırlıdır. Eleştirel ortam olmayınca genelde alışkanlıkların dışına çıkmak istemiyoruz. Kuramcılarımız “uluslararası” diyerek tartışmayı bir tür Türkiye dışına çıkarmayı ve ortamın söylemleri ile konuşmayı seçiyorlar. Yani her şeyi bu kimlik altında toplamaya, sanki öyle olmayı kuramsallaştırmaya çalışıyorlar ve arkasından da nedense kendimizi korunmaya, hoşgörüye muhtaç ortam gibi bir savunma geliyor. Mimarlarımızın bu yabancı yaklaşımı yetkiyle, bilinçle anlayarak kullandıkları söyleniyor... Bu söz, son zamanlarda yakalanan bir gelişme gibi tanıtılıyor... Eğer bu, uluslararası yapıların niteliklerine uyum sağlamak ise, biraz malzeme, üretim teknolojisi eksiği ile Türk mimarları görsel olarak 1930’larda ve sonralarında, “gibi” olmayı zaten beceriyorlardı... Eğer önceki uluslararası ilişkilerde, çeştlilikten ve imalat düzgünlüğünden başka farklar varsa üzerinde durulmalı, açıklanmalıdır.

TÜMÜNÜ GÖSTERSONRAKİ SAYFA HABERİN DEVAMI:   1  |   2  |   3  |   4  |   5  |   6  |   7
http://www.yapi.com.tr/haberler/son-yillarda-yapida-yayimlanmis-istanbul-yapilari-uzerine-bir-yorum-yeni-kozmopolit-ortam-mi_95851.html

Read Comment Section
İlk Yorumu Siz Yapın
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!