Haydarpaşa ve Tophane İçin Yeni Senaryolar / Banu Olcay
İstasyon Binaları ve Mimari İlişkisi Modern istasyon binaları, biçim ve hız sorusuna yanıt arayan, teknoloji ve mimarinin birleştiği “şehir objeleri” olarak karşımıza çıkıyor. Havalimanlarından farklı olarak, ki orada uçağın hareketi binanın uzağında kalıyor, istasyonlarda trenler binanın merkezine giriyorlar. Bu bağlamda, istasyonlar bir tiyatro sahnesi gibi görülebilirler. Tren ve insan hareketleri aynı strüktürün altında birbirini tamamlayan iki ayrı ritim oluşturuyorlar. Havalimanlarının tersine, istasyonlarda ayrı gidiş ve geliş salonları yok, yolcular birbirlerinden ayrılmadan, aynı strüktürün altında iç içe hareket ediyorlar. Tren ve insan hızlarından oluşan bu hareket ve oyun istasyonlara kendi karakterini veriyor. Tipolojik olarak incelendiğinde, istasyonlar geniş çatı örtüleri, büyük giriş holleri ve peronları ile ayrı bir mimarî dil oluşturuyorlar. Günümüzün koşulları ile, çok yeni konstrüktif çözümler geliştirilerek, geniş açıklıklar geçilerek, neredeyse sınırsız boyutlarda, geniş ve ferah mekânlar yaratılabilmektedir. Tek tek algılanan peronların yerini aynı çatı altında toplanmış geniş bir istasyon holü alabilmektedir. Yeni istasyon projelerinin bu mimarî kimliğinde çatı örtüsü önemli bir yer tutmaktadır. İstasyon ve Şehir İlişkisi İstasyonlar şehirlerin simgesi olmuş yapılardır. Yolcu için şehir burada, istasyonda başlar ya da biter. İstasyonlar adeta şehrin bir cephesini oluşturur. Yolcu burada şehirden ilk kalıcı izlenimini edinir ve şehri terk ettikten sonra da hafızasında bir resim olarak kalır. 19. yüzyıldaki demiryolu buluşu şehirleri önemli ölçüde etkiledi. Demiryolu şehir ilişkisi gelişimi içinde hep iki yönlü olmuştur, birbirlerini yoğun biçimde etkilemişlerdir. Demiryolu, şehir merkezinin olduğu kadar banliyölerin karakterini de şekillendirmiştir. Şehrin sosyolojik yapısına bakıldığında raylar, şehri ikiye ayırarak bir “ön ve arka” oluşumuna neden olurlar. İstasyonlar bu nedenle bir köprü görevi görürler, şehirsel köprüler ve meydanlar oluştururlar. Modern endüstri şehrinin gelişimi demiryolunun destekleyici işlevi olmadan olanaksız olurdu. İstasyonlar, demiryolu ağının düğüm noktası konumundadırlar; bu da onlara şehrin merkezi olma özelliğini verir. Gar binaları şehre açılan bir kapıdır, yolcuların oryantasyonu sağlayabilmesi için garın şehir içindeki konumu çok önemlidir. İstasyonlar, içerdikleri ticari ve rekreatif işlevlerin çeşitliliği ile çevrelerini de canlandırıp yeni merkezler oluşmasını sağlarlar. Yapı 220, sayfa 66-76.
|
