br />
Greenpeace Akdeniz Genel Direktörü Dr. Uygar
Özesmi ise, Birleşmiş
Milletler Dünya Su Günü'nde şunları söylüyor:
"Gezegenimizin üçte ikisini kaplayan ve vücudumuzun yüzde 70'ini oluşturan su
bir kaynak değil, bir varlıktır. Biz sudan bir canlıyız, hem de akan bir su
içinde yaşıyoruz. Bizler sonsuz su döngüsünün bir parçasıyız. Su üzerinde bizim
kadar, diğer canlıların da hakkı var. Oysa biz doğadan suyu çalarak ve
kirleterek, çocuklarımızın geleceğini çalıyoruz."
"Bugün petrol ve kömür için kazıyoruz, deliyoruz, çıkarıyoruz ve sonra
yakıyoruz. Yanan kömür ve petrol, iklim değişikliğine ve sonucunda da kuraklığa
ve afetlere neden oluyor. Kuraklık olunca da başka havzaların suyunu kentler
için borularla çekip çalıyoruz, verimli tarım arazilerini çöle çeviriyoruz. Oysa
su, besinlerimiz ve hayat döngüsü için vazgeçilmez. Suyu çılgınca tüketmek
yerine, suyu daha evde arıtarak tekrar ve tasarruf yaparak kullanmalı, endüstri
ve tarımda da az ama verimli kullanmalı, arıtarak tekrar tekrar geri
dönüştürmeli. Teknolojiyi daha fazla su tüketmek üzere değil, suyu az kullanma
teknolojilerini geliştirmek üzere kurgulamalıyız. Etkili bir su yönetimi,
ekonominin ve toplumun, iklim değişikliğinin yarattığı kuraklık ve afet
koşullarına uyum sağlamasında en önemli adım olacaktır."
Gezegenimizin tatlı su kaynakları tükeniyor
Geçtiğimiz günlerde Marsilya'daki Dünya Alternatif Su Forumu'nda su
aktivistleri tüm canlıların suya erişim hakkını korumak amacıyla bir araya
geldiler. Forum'un hemen öncesinde UNESCO tarafından yeni açıklanan 700 sayfalık
raporda dünya genelindeki temiz su sıkıntısına dikkat çekiliyor. Araştırmacılar,
iklim değişikliğinin 2030 yılına kadar, Asya ve Afrika'nın güneyindeki gıda
üretimini vuracağına dair uyarıyor.
Doğal Hayatı Koruma Vakfı'nın (WWF) Dünya Bankası için yayınladığı su
raporunda1 da iklim değişikliğinin en gözle görülür etkisinin gezegenin tatlı su
kaynakları üzerindeki dramatik değişimi olduğunu söylüyor. Burada iklim
değişikliğine ve su rejiminin değişmesine neden olan kömürlü termik
santrallerden çıkan, suyu ve besin ağını kirleten cıvayı unutmamak gerek. Cıva
su kaynaklarını kirletir, balıklarda birikir ve yiyen insanlarda sağlık
sorunlarına neden olur.
Türkiye bulunduğu coğrafya itibariyle, iklim değişikliğinden en olumsuz
etkilenecek ülkelerden biri. Ülkemizin su kaynaklarının azalacağı, afet
olaylarının artacağı, tarımsal üretimde ve gıda güvenliğinde azalma olacağı,
ekosistemlerde bozulma olacağı öngörülüyor.
İklim değişikliğinden olumsuz olarak etkilenecek olan Türkiye'de, iklim
değişikliğinin su kaynakları, tarım ve gıda güvenliği, ekosistemler üzerine
etkilerinin belirlenmesi konusunda bilimsel çalışmaların yapılması ve bu
çalışmaların çıktıları esas alınarak politikalar geliştirilmesi gerekiyor. Bu
konuda atması gereken en önemli adım enerji geleceğini fosil yakıtlar yerine
yenilenebilir enerji üzerine kurmak, ve enerji ve su verimliliği konusunda
çalışarak arzı değil talebi yöneten politikalar oluşturmak.
|