Haluk Akakçe, Arayan Bulur, Kapıyı Çalan Buyur Edilir adlı yapıtıyla, İncil’de yer alan ve inananlara aydınlanma vaat eden bir ifadeye bıyık altından gülen bir yaklaşım sergiliyor. Akakçe’nin minimal resimlerinin kilit öğelerini barındıran bu erken döneme ait yapıt, daha sonraki video yapıtlarını canlandıran geometrik hareketi sunuyor. Sanatçı, zamanı kullanarak toplumu parçalara ayırıp incelemeye girişerek, kronolojik-olmayan, uzamsal-olmayan, boyutsal-olmayan ve dilsel-olmayan bir ara-mekânı açığa çıkartmaya çalışıyor. Değillemelerden oluşan bu dünya, genellikle bir yabancılaşma durumu ile özdeşleşir. Akakçe, bu gerçekliğin davranışsal kalıplarıyla şekillendirilmiş bir görüntünün peşinde ve gösteri kültürü içinde yer alan, yalnızlık halini araştıran ve şimdiyi görmek amacıyla kurmaca bir mekâna yaslanan farklı bir gerçekliği göstermek istiyor:“Kâğıdın yassılaşmış uzamı, mekânsal zamansal koordinatları çerçeveler. Burada, geçmiş ve gelecek, gündelik yaşamın aşırıya varan zıtlıklarına ve dönüştürülmeye duyulan arzu için biçimsiz bir mekân oluştururlar. Bu arzu nesneleri, yüceliğin içine, sayısız geçici durumun içinde yaşayan kalıcı düşler gibi kök salmışlardır. Koordinatlarımızın, kültürel rejimlerin birbirleri içine sızması, toplumsal yapıların bölünmesi ve anlamların patlaması sebebiyle yok olması, bizi dönüşüm eyleminin kendi içinde bir biçim kazandığı titreşimli bir mekânda asılı bıraktı. Esneklik, bugün, küreselleşme ve yabancılaşmayı da içeren modernlik kavramının şartlarından biri haline geldi ve bu bağlamda boyutlar kendi içlerinde bile belirsizleşmeye başladılar.”
|