Sarkis, ise sergiye üç eseri ile katılıyor. 1987’de, 1. Uluslararası İstanbul Bienali’nde, Mimar Sinan Hamamı’nda Raks başlıklı yerleştirmesiyle Ayasofya Hamamı’nda hem Sinan’ın mimarisiyle hem de işleviyle iletişime geçen Sarkis, bu sergi için "göbektaşını" İstanbul Modern’de bir tür tiyatro sahnesine dönüştürdü. 1995’teki 4. Uluslararası İstanbul Bienali’nde Pilav ve Tartışma Yeri başlıklı yapıtıyla, tüm bienal sanatçılarının ve ziyaretçilerinin merkezi buluşma "Arena"sını oluşturan Sarkis, aynı çalışmayı 2007’de, İstanbul Modern gibi alt yapısı lokantasıyla hazır olan bir müzede, aynı kamusal işleviyle, yeniden kurdu. Sanatçının sergide ayrıca, 5. Uluslararası İstanbul Bienali’nin Özel Baskı Portfolyosu’nda yer alan arkalı önlü basılmış "Çaylak Sokak" adlı iki renkli ofset litografisi de yer alıyor.
Sarkis’in 20 yıl önce Sinan’ın Ayasofya Hamamı’nda gerçekleştirdiği yerleştirmesi, hem Sinan’ın mimarisiyle hem de işleviyle konuşmayı amaçlıyordu. En önemli kısım olan “sıcaklık”ın mermerden göbek taşının tam ortasında beyaz mermerden, bel kısmı incelmiş bir sütun ses kayıt bantlarından oluşan tütüsüyle (eteğiyle) raks eder gibi duruyordu. Ayakucunda duran davulun üstü de altın varakla kaplıydı: Altın varaklı davul sesiyle raks eden bir figür. Göbek taşının az gerisindeki yıkanma bölümünün mermer zemini üzerindeyse göbek taşının 1/10 ölçeğinde 6 köşeli kırmızı bir mermer duruyordu: Göbek taşının belleği gibi. Bu mermerin üstündeyse, mermerin yolları gibi, mum akıtılmıştı: Hareket, durgunluk, ses, sıcaklık, seda, donmuşluk, mimarinin belleğini yaşatacaklardı. Bu yerleştirme İstanbul Modern’e çağrıldığında yeni bir icra gerekti. İstanbul Modern’in hamam fonksiyonu olmadığından yapıtların bir dekor üzerinde, müzecilik diliyle, farklı bir işlev görmesi gerekiyordu: Ayasofya Hamamı’ndaki göbek taşı İstanbul Modern’de bir sahne dekoruna dönüştü: Ahşap üzerinde mermer taklidi bir göbek taşı/sahne/kaide kuruldu: Kayıt bantlı tütüsüyle (eteğiyle) mermer heykel, altın varaklı davul, üstü mumlu kırmızı mermer bu sahnenin üzerinde yerlerini aldılar; sırtında altın varaklı tefli palto ise sahneye değmeden boşlukta yer aldı.
3. Uluslararası İstanbul Bienali’nde, bir bienalin aslında tüm sanatçıların buluşma, çalışma “Arena”sı olduğu görüşünden yola çıkarak “Pilav ve Tartışma Yeri” ile bu arenayı kurmaya çalışan Sarkis, şimdi de İstanbul Modern’in tam ortasında, basit, sıcak bir yemek servisi yaparak, bireysel tatminin ve toplumsal etkileşimin nesneleri olarak sanat ve yemek arasındaki benzerliklerin altını çiziyor. Serginin açılışından önce başlayan ve ilk önce teknisyenleri, sonrasında müze çalışanlarını, son olarak da şimdi müze ziyaretçilerini besleyen nohutlu pilav servisi ile Sarkis, sanatın üreticisi, dağıtıcısı ve tüketicisi olarak sanatçı, kurum ve izleyici ile üretilip sunulan ürün arasındaki ilişki üzerine simgesel bir yorum getiriyor.
|